SeyrüseferAskeri Teknoloji → Rüzgâr ve Vatan Savunması

Rüzgâr ve Vatan Savunması

Seyir Defteri - Askeri Teknoloji
Salı, 14 Ağustos 2018

Rüzgâr EnerjisiRüzgâr enerjisinin hasat edilmesine yönelik olarak geliştirilen türbinlerin pek çoğunun bir arada kullanılmasıyla oluşturulan ve rüzgâr çiftliği ya da daha resmî bir şekilde Rüzgâr Enerjisi Santrali (RES) olarak tanımlanan altyapıların dünya çapında ve buna paralel olarak Türkiye'de de giderek yaygınlaşmaya başlamasıyla, ilk zamanlar öngörülemeyen veya görmezden gelinen bâzı sorunlar da iyice kendini göstermeye başladı.

Sözüm ona yeşil enerji olarak adlandırılan bu yeni sistemlerin tabiat üzerindeki zararlı etkilerinden başlayarak çok farklı teknik boyutlara kadar uzanan pek çok olumsuz yönü, dünya çapında medya tarafından bilinçli bir şekilde uygulanan propaganda ile hâlen gözlerden uzak tutulmaya devam edilmektedir, bilhassa bizim gibi ülkelerde.

Şimdilik bu sıkıntılardan sadece birine odaklanılacak, çok daha tehlikeli gelişmelere gebe olan asıl husus da belki ayrıca daha sonra ele alınabilir.


Don Kişot Yeldeğirmenine Karşı (G.A. Harker)


Son derece büyük ve hareket eden bileşenlerden meydana gelen rüzgâr türbinleri, bilhassa pek çoğunun birarada bulunduğu diziler hâlinde inşa edildiklerinde sahip oldukları çok büyük radar kesit alanları ve hızlı hareket eden kanatları sebebiyle, özellikle hassas radar sistemlerinin görüş hattı içinde bulunduklarında ciddi bâzı sıkıntılara sebep olabilmektedir.

Söz konusu radar sistemleri; hava tahmini için kullanılan veya sivil hava trafiğini kontrol eden radarlar olabildiği gibi bu yazının temel konusu olan askerî amaçlı hava savunma radarlarını da kapsamaktadır. İlave olarak mevcut RES1 teknolojisinin daha başka elektromanyetik sistemler üzerinde de bir takım olumsuz etkileri mevcuttur.

Bu sahada yaşanmaya başlanan sıkıntılar ilk kez İngiltere'de 1990'ların başında gündeme gelmiş, daha sonra ABD ve Fransa'dan başlayarak bâzı ülkelerin de ilgi alanına girmişti. Takip eden dönemde ise RES'lerin kurulmasına yönelik askerî amaçlı düzenlemeler gündeme alınmış ve bu ülkelerdeki bazı RES projeleri geciktirilmeye, değiştirilmeye ve yeri geldiğinde iptâl edilmeye başlanmıştı.


Radar ve Rüzgâr Türbini Etkileşimi

Resim.2) Radar ve Rüzgâr Türbini etkileşimi taslağı.


Hava savunma sistemlerinin belkemiğini oluşturan ve hedeflerin tespit edilebilmesi için kullanılan radar sistemlerinin kapsama alanları içinde rüzgâr türbinlerinin mevcut olmasının tespit performansını belirgin seviyede olumsuz etkileyebildiği gerçek şartlarda hava araçları ve radarlarla uygulanan denemelerle de uzun yıllar önce gösterilmiştir.

Gerek söz konusu yapıların çoğu hava savunma radar frekans bandının dalga boyuna göre fazlasıyla büyük olması ve yüksek RKA izi göstermeleri, gerekse büyük ve hızlı kanatlarının sebep olduğu Doppler etkisi sebepleriyle meydana gelen kargaşa sorunun iki temel etkenini teşkil etmektedir.

İlave olarak, Türkiye gibi yoğun dağlık bir arazi üzerinde rüzgâr türbinlerinin çoğunlukla (ve mecburen) yüksek sıradağların tepelerini birleştiren sırtlar üzerine yerleştirilmesiyle yer konuşlu radar sistemleri ile aralarındaki irtifa farkının da etkisiyle söz konusu olumsuz etki daha da güçlenebilmektedir.

Radarlar üzerindeki sorunlara ilave olarak, rüzgâr çiftlikleri kaynaklı elektromanyetik etkiler muhtelif seyrüsefer sistemleri, mesafe ölçme sistemleri, aletli iniş sistemleri, VHF temelli yön bulma sistemleri ile VHF ve UHF haberleşmeleri üzerinde de sorunlara sebep olabilmektedir.


Rüzgar Türbinlerinin Kanatlarının Sebep Olduğu Doppler Etkisi

Resim.3) Rüzgar türbinini kanatlarının sebep olduğu Doppler etkisi. Burada L, C, S ve X bandından dört radar frekansında yapılmış, pervane kanat ucu hızlarına bağlı gerçek ölçümlere ait bâzı veriler mevcut.[2]


Geçtiğimiz bir iki yıl içinde İngiltere ve Fransa'dan başlayarak bu konuya kendi güvenlikleri açısından önem veren ülkelerde çeşitli yöntemlerle RKA'ları azaltılmış yeni nesil rüzgâr türbinleri de inşa edilmeye başlandı. 20dB civarında bir kazanca sahip olduğu söylenen bu türbinlerin ne seviyede gerçek bir fayda sağlayabildiği konusu şimdilik biraz belirsiz olsa da önemli bir gelişme olarak görülebilir.

Türkiyenin milli güvenliği ve vatanın savunması ve bekâsı açısından düşünüldüğünde pek çok hassas konudan bahsedilebilir fakat bunlardan en önemli ikisini tahmin etmek gerekirse:

  1. Siber Savunma
  2. Hava Savunması

şeklinde bir varsayım ileri sürülebilir. İlk konu daha önce çok kısa olarak ele alınmıştı. İkinci maddenin de kendi başına çok boyutlu ve son derece geniş kapsamlı olduğu aşikârdır.


Batı Anadolu Üzerindeki 190 Kadar Rüzgâr Türbini ve Muhtemel Etkiler

Resim.4) 2017 yılı itibarı ile Batı Anadolu üzerindeki inşa edilmiş ve edilmekte olan 190 kadar Rüzgâr Enerjisi Santralinin yerleşimi ve 37km yarıçap temel alınarak çizilmiş muhtemel etki bölgeleri.


Türk Silahlı Kuvvetlerinin imkânları açısından düşünüldüğünde, ülkenin hava savunması alenen uygulanan bir Nato siyasetinin de parçası olarak özenle, aşırı derecede zayıf tutulagelmiştir. Fakat en azından yakın dönem düşünüldüğünde son derece önemli pek çok hava savunma sistemi projesinin yürütülmeye başlamasıyla da bu hususta kısa vadede belirgin bir iyileşme beklenebilir hâle gelebilmiştir.

İşte çok alçak irtifadan, uzaya kadar son derece geniş bir hacme sahip ülke hava sahasının savunulabilmesi için yürütülmekte olan bu çalışmaların tamamlanmasıyla henüz yeterli olamayacaksa da çok önemli bir ilerleme elde edilebilecek olmasına rağmen gözlerden uzak bâzı tâli mevzular bu alanda beklenen iyileşme seviyesine ulaşılabilmesine engel olabilecek mahiyette olabilir.

Velhasıl ciddi bir enerji açığına sahip olan ülkemizde gerçekleşmekte olan RES atılımının, hava savunması konusunda sebep olabileceği sıkıntıları artık gözardı etmemek gereklidir.

Kaynak [3] üzerinden alınan, 2017 yılına ait Batı Anadolu üzerinde mevcut ve inşa hâlindeki RES konum verilerinin üzerine kabaca hava savunma radarlarını etkileyecekleri yarıçapların işaretlenmesiyle elde edilen harita [Resim.4] vasıtasıyla anlaşılabileceği üzere ülke hava sahasının Batı yönünden gelecek muhtemel saldırılar karşısında yaşayabileceği sıkıntılar az çok tahmin edilebilir.

Aslında mesele tamamen 3 Boyutlu olduğu için konu böyle bir 2 Boyutlu harita ile gösterilenden çok daha karmaşıktır. Meselenin ikinci yüzü bütün bu rüzgâr santrallerinin büyük ölçüde ithâl donanımlardan ibaret ve tamamen dışa (ve hassas bileşenler itibarı ile çok büyük ölçüde tamamen Almanya'ya) bağımlı olmasıdır.

Ve meselenin üçüncü yüzü ise akla şu soruyu getirebilir: Adamlar bize bütün bu sistemlerini satarken acaba ülke üzerindeki yerleşimlerini de hava savunma imkânlarımızı zaafiyete uğratacak bir şekilde ayarlıyor olabilirler mi?

[Resim.4] üzerinde görülen dağılım, bu zaafiyetten yararlanmasını bilen, özellikle çok düşük RKA2 gösteren F-22, F-35 gibi hava araçları veya yeni nesil seyir füzeleri ya da insansız araçlar ile birleştiğinde nasıl sıkıntılar doğurabilir?

♦ Açıklamalar

1. RES: Rüzgâr Enerjisi Santrali [geri]
2. RKA: Radar Kesit Alanı [geri]

♦ Kaynaklar

1. Modelling the Impact of Wind Farms on Radar Systems, L.S.Rashid - A. K Brown
2. The Effect of Windmill Farms On Military Readiness, 2006, Office of the Director of Defense Research and Engineering
3. Tübitak Rapsim genelağ sitesi - http://www.rapsim.bilgem.tubitak.gov.tr
4. Rüzgâr Tribünlerinin Radarlara Etkisinin Analizi, Deniz Bölükbaş - Uğur Saynak - Alper Çolak - İ. Hakkı Tayyar - Caner Özdemi̇r
5. Identifying Potential Wind Turbine Radar Interference Impacts Early In The Planning Process, 2016, Bryan E. Miller
6. TÜREB - TÜrkiye Rüzgâr Enerjisi Birliği - http://www.tureb.com.tr
 







Telif Hakkı © 1997-2020 [uskudar.biz] - sürüm 5.5.1 - Bütün Hakları Saklıdır. Kullanım şartları için tıklayın!
Joomla! GNU/GPL lisansı altında özgür bir yazılımdır.