SeyrüseferİhbarnameEmare → İtalyanın Tip 212'leri, Yakıt Hücresi, Hidrojen ve Türkiye

İtalyanın Tip 212'leri, Yakıt Hücresi, Hidrojen ve Türkiye

İhbarname - Emare
Perşembe, 10 Mart 2016

Bu konu tam iki senedir sırasını bekliyordu iyisi mi daha fazla eskimesin. İtalyan donanması iki adet Tip 212 türü denizaltıya sahip ki Todaro sınıfı [Resim.1] olarak adlandırılmaktadır. İnşalarına 2009 ve 2012 senelerinde başlanan ve sırasıyla 2014 ve 2015 senelerine denize indirilen diğer ikisinin ise bu sene sonuna kadar donanmaya teslim edilmesi bekleniyor.

Todaro sınıfı denizaltılar büyük ölçüde Alman Tip 212'leri ile eşdeğer olmakla birlikte silah sistemleri, periskoplar vesaire gibi bazı donanımlarında farklılıklar olduğu da bilinmektedir. Buna ilave olarak ilk iki gemi ile sonrakiler arasında bazı farklar olduğu da anlaşılmaktadır.

İşte bu farklardan birini oluşturan ve aslına bakılırsa devam etmekte olan Reis sınıfı yeni tip denizaltı projesi sebebiyle bizi de yakından ilgilendirmesi gereken gelişme tam iki sene önce ortaya çıkmıştı.

2014 senesi itibarıyla İtalyanın, bir Fransız enerji şirketi ile yaptığı açıklanan anlaşmayla iki adet İtalyan denizaltısı için önceden kullanmakta oldukları Alman Hidrojen sarnıçları yerine Fransız çözümünü tercih ettikleri [1] bildirilmişti. Her ne kadar bu sistemlerin mevcut iki Tip 212 için mi yoksa halen inşa edilmekte olan iki denizaltı için mi tedarik edileceği açıklanmamış olsa da makûl sebeplerle, inşa halindeki denizaltılara yönelik olarak sipariş edildikleri hemen hemen kesin gibidir.

Belki önce Hidrojen sarnıçlarının ne olduklarından kısaca bahsetmek uygun olur. PEM türü yakıt hücrelerinde elektrik üretebilmek için temel olarak iki elemente ihtiyaç vardır; Oksijen ile Hidrojen ve her ikisi için de en büyük zorluk bu gazların saklanmasıdır. Hidrojen ve Oksijenin yüksek basınç altında gaz olarak veya çok düşük sıcaklıklarda sıvılaştırılmış olarak taşınabilmeleri mümkündür. Diğer taraftan Hidrojen çok tehlikeli bir gaz olduğu için özellikle denizaltı gibi bir ortamda taşınabilmeleri için daha güvenli ve ilave olarak daha verimli yöntemlere ihtiyaç vardır.

 

Todaro sınıfı İtalyan Tip 212 Denizaltısı - IS Scire - S527

Resim.1) Todaro sınıfı İtalyan Tip 212 denizaltısı - IS Scire - S527 [2]

 

Bu ihtiyaç doğrultusunda bugüne kadar geliştirilebilen ve uygulanabilir olan en önemli yöntemlerden biri ki temeli 1960'larda Hollanda'da yapılan çalışmalara dayanmaktadır, Hidrojenin bazı metal alaşımlarının içine gömülü olarak ve ortam sıcaklığında ve basıncında saklanabildiği metal-hidrat teknolojisidir.

Çok hızlı bir şekilde gelişen metal-hidrat teknolojisi üzerinde yapılan yoğun çalışmalar neticesinde pek çok alaşım geliştirilmiştir ve geliştirilmeye de devam edilmektedir. Metal-hidrat teknolojisi gayet geniş kapsamlı olduğundan burada daha fazla ele alınmayacaktır ve bir gün fırsat olursa daha ayrıntılı olarak değerlendirilmesi düşünülmektedir.

Sadede gelirsek; Alman kökenli HBT'li denizaltılarda kullanılan Hidrojen saklama çözümleri bilindiği kadarıyla Titanyum-Mangan ve Titanyum-Demir kökenli alaşımlara dayanmaktadır ki ilk iki İtalyan 212'si için de aynı durum geçerlidir tıpkı bizim inşalarına henüz başlanmış olan altı Reis sınıfı denizaltımız veya diğer ülkelerdeki Tip 214'ler gibi.

Şimdi İtalyanların, Alman çözümü yerine, Fransa tarafından geliştirilen Magnezyum kökenli metal-hidrat çözümüne neden yöneldikleri hususuna dikkât çekmek, her ne kadar artık çok geç olsa da belki uzun vadede Türk milletinin çıkarına olabilir. Magnezyumhidrat (MgH2) aslında onlarca senelerdir biliniyordu ama Hidrojenin yüklenmesi ve boşaltılması açısından performansı iyi değildi. Fakat günümüzde malzemenin nano ölçekte uyarlanmasıyla bu sıkıntıların aşılması mümkün olabilmiştir. Mesela yeni İtalyan denizaltılarında kullanılacak olan Magnezyumhidratın eşdeğer hacim için 500barlık gaz halde Hidrojen depolama imkanını bir bar basınç altında katı ortamda sağlayabildiği belirtilmektedir.

Peki İtalyanların böyle bir karar vermelerinde yeni sistemin daha yüksek performanslı olması mı etkili oldu? Daha düşük maliyetli olması mı yoksa bakım-tutum kolaylığı mı veya daha hafif olması mı ya da daha hızlı yükleme/boşaltma imkanı mı? Muhtemelen bunların birkaçı belki de hepsi aynı anda geçerlidir.

Fransa'da Magnezyumhidrat teknolojisini ticarileştirme çalışmaları Türkiyenin Cerbe sınıfı denizaltı sözleşmesini imzaladığı 2009 senesi civarında başladı ve biz daha denizaltıların inşasına bile başlayamadan 2013 gibi tamamlandı, bilâhare sistemin ilk satışı İtalya'ya gerçekleştirildi bile. Ama bizim için çok geç, yedi sene önce sözleşmeyi imzalamış, parayı vermişiz, malı kabûl etmişiz, bu arada teknoloji gelişmiş ama 2020'lerden sonra hizmete girecek denizaltılarımızda bile biz bunlardan mahrum kalacağımızı bugünden kestirebiliyoruz. Üstelik Reis sınıfı denizaltılar üzerindeki HBT sistemine inanılmaz bir fiyat ödediğimiz halde! ve üstelik artık iyice olgunlaşmış duruma gelen ve çok yakında kullanılmaya başlanması beklenen ikinci nesil yakıt hücresi teknolojisi yerine hem birinci nesil hem de %100 dışa bağımlı bir sistem için bu bedeli ödüyoruz. Aldığımız yakıt hücrelerinin ömür boyu maliyetlerinin de çok yüksek ve ucu açık bir bedeli olacağını tahmin edebilmek zor değil.

Oysa Almanya bile kendi tersanesine denizaltı siparişlerini 2+2+2 olarak veriyor, keza İtalya da öyle. Biz ise tek seferde altı tane birden ve üstelik aceleyle sözleşmeyi imzalayıp sonra altı sene inşasına bile başlayamıyoruz. Tabii Bu bu gecikmenin bulanık bir hikayesi de var çünkü yaptığımız herşey aslında Almanya için...

 

♦ Kaynaklar

1. http://www.lemarin.fr/articles/detail/items/stockage-de-lhydrogene-mcphy-energy-signe-un-contrat-avec-fincantieri-pour-equiper-les-sous-marins-italiens.html
2. Resim.1) https://en.wikipedia.org/wiki/File:Submarine_Scire_(S-527).jpg
 







Telif Hakkı © 1997-2020 [uskudar.biz] - sürüm 5.5.1 - Bütün Hakları Saklıdır. Kullanım şartları için tıklayın!
Joomla! GNU/GPL lisansı altında özgür bir yazılımdır.