SeyrüseferİhbarnameVukuat → Kuzey Kore Güney Korenin Gemi Çizimlerini Çalmışmış

Kuzey Kore Güney Korenin Gemi Çizimlerini Çalmışmış

İhbarname - Vukuat
Perşembe, 02 Kasım 2017

Dün bir arkadaş, konu hem denizcilikle hem de istihbarat ile aynı anda alâkalı olduğundan olsa gerek, Batı medyası kaynaklı bir haberin [1] bağlantısını gönderdi. Mevzu son günlerin en sıcak konularından olan Kore. Zaten bu yazının başlığından da açıkça anlaşılabileceği üzere iddia Kuzey Korelilerin Güney Kore'deki bir tersanenin veritabanına sızarak en yeni askeri gemi projelerine ait çizimleri ele geçirdikleri ile vesaire ilgili.

Daha sonra, gelen bu e-postaya cevaben yazacaklarımı buraya koymaktan bir zarar gelmez düşüncesi hâsıl oldu. Aslına bakılırsa söz konusu haberin içeriğinin herhangi bir önemi mevcut değil ama diğer yandan haberin hedeflerinin önemsiz olduğu söylenemez.

Doğrusu son günlerde Kore merkezinde sahnelenen olaylar silsilesine bir başlangıç noktası atfetmek gerekirse 26 Mart 2010 akşamına gitmek mantıklı olur. Evet üzerinden yaklaşık yedibuçuk sene geçti ama bu tür harekâtlar zaten uzun soluklu olarak gerçekleştiriliyor.

Daha önceki bir yazıda kısmen ele alındığı üzere, o gece Güney Kore deniz kuvvetlerine ait bir korvet kimliği belirsiz bir denizaltı tarafından batırılmıştı. Her ne kadar Batı medyası hemen Kuzey Kore'yi sorumlu göstermiş olsa da eldeki kısıtlı veriler ve tarafsız bir bakış açısıyla Kuzey Korenin bu olayda ancak üç numaralı şüpheli olabileceği söylenebilir, ilk iki şüphelinin kim olduğunu tahmin etmek ise size kalmış...

Fakat Kore gemisi hadisesindeki olaya Batı medyasının yaklaşımı, mesela aynı medyanın 15 Temmuz gecesi başlatılan ve Türkiye Cumhuriyetine karşı icra edilen Nato saldırısına olan yaklaşımı ile birlikte değerlendirildiğinde, belki duruma biraz daha farklı bir açıdan da bakabilme imkânı söz konusu olabilir.

İşte bu yazıya konu olan ve ilk paragrafta bahsi geçen yeni havadisi de aslında bütünün küçük bir parçası olarak ele almak gerekebilir. Velhasıl yazının başlamasına sebep olan habere [1] konu olan bu yeni hadise de bölgede icra edilen bir Psikolojik Harekât olarak kabûl edilmelidir. Olayların buralardan çok uzaklarda cereyan ediyor olması bizi ilgilendirmeyeceği ve etkilemeyeceği anlamına da gelmez, hatırlarsanız önceki Kore Savaşında kabak başımıza patlamış ve bizi maalesef çok acı bir şekilde etkilemiş, etkisini bugün hâlen sürdüren büyük bedellere mâl olmuştu...

Bahsi geçen psikolojik harekâtlar ile bugün hedeflenenler nelerdir sorusuna verilebilecek bazı cevaplar:

  1. Güney Kore iç siyasetini istendiği gibi şekillendirmek,
  2. Güney Kore toplumunu belli bir hedefe yönlendirmek,
  3. Ayrıca ikincil bir hedef olarak dolaylı yoldan Japon toplumunu etkilemek,
  4. Takip etmesi düşünülen bazı muhtemel askeri harekâtları uluslararası kamuoyunun gözünde meşrulaştıracak şekilde bir temel hazırlamak,

vesaire olarak ileri sürülebilir. Fakat belki de önce Güney Kore toplumu hakkında (aslında) bizi de yakından ilgilendiren bazı verilerden bahsetmek gerekebilir.

Buralarda pek kimse farkında olmasa da günümüz itibarı ile Güney Kore halkının yaklaşık üçte birinden fazlası Hristiyan'dır ve bu durum ülkenin psikolojik olarak ikiye bölünmesine sebep olmuş durumdadır. Hâlen Güney Korenin sivil ve askeri bürokrasisi ile sermayesi ve dolayısı ile de medyası, henüz azınlıkta da olsalar büyük oranda Hristiyan Korelilerin hâkimiyeti altındadır ve çoğunluktaki Budist Koreliler bir nevi ikinci sınıf konumuna şimdiden düşmüş durumdadır.

Ülkenin iktisadi olarak iyi durumda olmasının etkisiyle toplumun bu iki katmanı arasındaki çatışma henüz fazla su yüzüne çıkmasa da derinden devam etmektedir mesela Hristiyan Korelilerin Budist Korelilere ait tapınakları ateşe vermesi gibi olaylar gayet sıradan hadiselerdir, Batı medyasının bunları görmezden gelmesinin de olağan olması gibi.

Bugün bilhassa bazı Batılıların hoş karşılanmadığı üçüncü ve dördüncü dünya ülkelerinde (ve kısmen Türkiye'de de) Hristiyan misyonerliği faaliyetleri artık büyük oranda (Güney) Koreliler tarafından yürütülmektedir. İlave olarak söz konusu oluşumlar içinden seçilen özellikle genç kadın Koreliler (ve ayrıca Japonlar) bazı Batı istihbaratları tarafından Türkiye gibi ülkelerde etkin olarak casusluk amacıyla da kullanılabilmektedir.

Bu bağlamda Türkiye'de medya tarafından daima dikkâtlice sıcak tutulan ve sanki Koreliler Türkleri pek seviyorlarmış izlenimi üreten çalışmalar da bu düzenin işleyişi açısından son derece önemlidir. Doğrusu Budist Koreliler ile Türkler arasında bir sorun yoktur ama özel olarak yetiştirilmiş köktendinci diğer kesim sadece dini sebeplerle bize düşmanlık beslemektedir ve yukarıda bahsedildiği üzere Güney Kore'ye hakim olanlar da onlardır. Tabii bir de yakın dönemde ortaya çıkan, Türkiye ile Güney Kore arasındaki askeri bağlantıların bazı dini temellerinden de bahsedilebilir fakat o husus daha sonra ayrıca ele alınacaktır.

Aslında yeri gelmişken Japonya'dan da bir iki satır bahsetmek gerekirse, bu ülke içindeki durum da bazı açılardan Güney Kore gibidir. Örneğin devlet bürokrasisi üzerinde, Güney Kore'deki kadar olmasa da büyük ve sessiz bir Hristiyan Japon etkisi söz konusudur fakat diğer taraftan Japon halkı içindeki Hristiyanların oranı Güney Kore'ye göre oldukça düşüktür. Bu durumda ise Japonlar için zorla oturtuldukları kucaktan kalkmak istemelerine engel olacak şekilde bir sıcak nükleer Kuzey Kore tehdidi lâzımdır.

Tabii bu noktada merak uyandıran sorular şunlar olur; Kuzey Kore gerçekte kimin tarafında? Kore Yarımadası etrafından dönen dolabın gerçek hedefleri nedir?..

♦ Kaynaklar

1. https://www.cnbc.com/2017/10/31/north-korea-hacked-daewoo-shipbuilding-took-warship-blueprints-south-korea-lawmaker.html
 







Telif Hakkı © 1997-2020 [uskudar.biz] - sürüm 5.5.1 - Bütün Hakları Saklıdır. Kullanım şartları için tıklayın!
Joomla! GNU/GPL lisansı altında özgür bir yazılımdır.