SeyrüseferSavunma Sanayii → Milgem ve Denizaltı Savunma Harbi İhtiyaçları

Milgem ve Denizaltı Savunma Harbi İhtiyaçları

Seyir Defteri - Savunma Sanayii
Cuma, 26 Aralık 2014

Milgem-1BÖnceki makalelerden birinde Milgem'in gövdeye bağlı sonarı ve yumrubaşı hakkındaki bazı hususlara dikkâtleri çekmek hedeflenmişti. Bu makalenin beklenenden fazla ilgi çekmesi üzerine belki konuyu devam ettirmenin ve diğer bazı hususları da kısaca ele almanın makûl hale geldiği düşünülebilirdi.

Velhasıl ikinci bölümde bu defa geminin denizaltı savunma harbi yetenekleri açısından bazı kısa değerlendirmeler yapılmaya çalışılacaktır. Milgem projesi çalışmaları ilk başladığı günden itibaren DSH hususu öncelikli olmuştu. Bu tercih Türk Donanmasının ihtiyaçları açısından son derece isabetli bir karardı.

Bugün, proje her şeye rağmen başarıyla gerçekleştirildiğinde elde edilebilen/ulaşılabilen DSH1 yeteneklerinin yeterli seviyede olduğunu söyleyebilmek ise iyimserlik olur. Sonuç olarak mevcut gemi tasarımı ancak kısıtlı ölçüde DSH yeteneğine sahip olan genel maksatlı bir korvet olarak gerçekleşti diyebiliriz ki bu ifade bir tenkit değil sadece basit bir tespittir. Diğer taraftan yakında inşasına başlanacak olan ikinci çift Milgem için de mevcut tasarımı devam ettirmekten başka bir çare yok.

Yine de ikinci dört adetlik Milgem'den itibaren mevcut DSH yeteneğini çok daha yüksek ve etkili bir seviyeye taşıyabilme imkânları da aslında elimizde mevcuttur. İyileştirme çalışmalarını şimdilik iki farklı gövde için değerlendirmek düşünülebilir; Milgem-1B (ifadelerde bir kolaylık sağlama açısından ilk dört gemi -1A, ikinci dört adet gemi ise -1B olarak sınıflandırılmıştır) ve Milgem-2 (TF100)

Bu bölümde sadece mevcut Milgem gövdesi üzerinde uygulanabilecek olan ve 1B gemilerini hedef alan bazı gerçekleştirilebilir DSH iyileştirmeleri değerlendirilmeye çalışılacaktır.

Konu Denizaltı Savunma Harbi olduğuna göre öncelikle mevcut Gövdeye Bağlı Sonar sistemini ele almak gerekiyor. Bu konuda kapsamlı bir değerlendirme ilk makalede zaten yapıldığı için aynı hususlar şimdi tekrar edilmeyecek. Ayrıca kullanılmakta olan yerli sonar sisteminin olduğu gibi korunacağı ve kullanılmaya devam edeceği varsayılacak. Bunun iki temel sebebi var;

  • Gövdeye bağlı sonar sistemi üzerinde ihtiyaç duyulan köklü değişikliğin öncelikle zaman alıcı ve ayrıca masraflı olması.
  • Aşağıda ele alınacak ilave sistemlerin mevcut GBS'nin açıklarını belli bir seviyeye kadar kapatabilecek olması.

Velhasıl mevcut GBS2 sistemini istemeyerek de olsa Milgem-1B için olduğu gibi bırakmak daha mantıklı kabul edilebileceğine göre şimdi ilave sistemlerin ele alınmasına başlayabiliriz. Yine de ilk makaledeki 03 borda numaralı çözüm ile açıklanan göreceli olarak daha kolay tatbik edilebilecek bazı hidrodinamik iyileştirmelerin Milgem-1B için uygulanması tavsiye edilebilir...

 

Milgem, Kıç Bot ve Kızak

Resim.1) Milgem'in Kıç botu, hareketli kızağı ve aynadaki kapak.

 

İlk olarak, ihtiyaç duyulan ilave donanım için gemi üzerinde alan ve hacim sağlamak gerekli olacaktır. Mevcut Milgem gövde tasarımı kullanılacağı düşünülürse ve  ilave edilecek yeni sistemlerin yerleşim ihtiyaçları da göz önüne alındığında, geminin kıçında bazı köklü değişikliklerin gerçekleştirilmesi ihtiyacı kaçınılmazdır.

Bu kapsamda öncelikle mevcut tasarıma ait kıç botun ve alt sistemlerinin (resim.1) tasarımdan/gemiden tamamen çıkartılması gerekiyor. Aslında kıç bot uygulaması Türk Donanmasında ilk kez denendi ve bütün bileşenleri, tasarımı ve mühendisliği ile gerçek anlamda tamamen milli olarak elde edilebilen gayet başarılı bir toplam sistem çözümü oldu ama geminin boyutlarından kaynaklanan yer sıkıntısı sebebiyle söz konusu sert tabanlı şişme bot kendinden beklenen görev ihtiyaçlarını yeterli seviyede karşılayabilecek şekilde bir çözüm oluşturamadı. Bu sebeple de tasarımdan çıkartılması kesinlikle önemli bir kayıp olmayacaktır, hele ki karşılığında elde edilebilecekler düşünüldüğünde...

Şişme botun iptal edilmesiyle karmaşık ve ağır kızak mekanizmasına, ayna üzerindeki büyük kapağa (yine de daha küçük bir kapağa ihtiyaç olacak) ırgata, bazı hidroliklere vesaire de ihtiyaç kalmayacaktır. Sonuç olarak bütün bu donanımın kıç yapı üzerinden kaldırılmasıyla yeni sistemler için gereken alan ve hacim ihtiyaçları rahatlıkla karşılanabilir ve yeni sistemlerin sebep olacağı ilave ağırlıklar da önemli ölçüde telafi edilebilir durumdadır.

Gerekli yer ve hacim sağlanabileceğine göre artık yeni sistemler yerleştirilebilir. Temelde üç farklı ilave algılama sistemine ihtiyacımız var;

  1. DDS; Değişken Derinlik Sonarı
  2. PÇDS; Pasif Çekili Dizin Sonar
  3. AÇDS/AF; Aktif Çekili Dizin Sonar - Alçak Frekans

Aynı anda üç sistemi birden kullanabilmek mevcut yer/hacim/ağırlık durumu sebebiyle mümkün olamayacaktır ama üç sistemi birden kullanmaya zaten ihtiyaç da yoktur. Diğer taraftan farklı denizlere ve çatışma senaryolarına göre donanmanın her üç sisteme de ihtiyacı vardır. Bu durumda en uygun çözüm söz konusu sonar sistemlerini modüler ve birbirlerinin yerine bağlanabilir olarak tasarlayıp ihtiyaç halinde hızlı bir şekilde tercih edilen sonarı gemiye bağlayabilecek bir altyapı inşa edebilmekten geçiyor, çözülemeyecek bir durum değil. Üstelik düşmanın o esnada gemi üzerinde tam olarak hangi algılayıcıların takılı olduğunu bilemeyecek olması bazı ilave taktik üstünlükler de sağlayacaktır.

 

DE1163VDS Değişken Derinlik Sonarı

Resim.2) DDS çözümü için örnek gösterilebilecek olan DE1163VDS Değişken Derinlik Sonar sisteminin içindeki silindirik dizin SQS56/DE1164/Yakamoz ile tamamen eşdeğerdir. Bu sistem uzun süredir Yunanistan, İtalya, İspanya tarafından kullanılıyor. Diğer bir kullanıcı olan Çinin ise artık DE1163VDS'yi kendi çözümü ile değiştirdiği söyleniyor.

 

Gemi üzerine, her birinin kendine has üstünlükleri olan bu üç farklı sonar donanımından sadece biri uygulanabileceği gibi daha etkin bir çözüm elde edebilmek için 1+2 (DDS+PÇDS) veya 2+3 (PÇDS+AÇDS/AF) çift sistem olarak kullanılması da tercih edilebilir. 1 ve 3'ü aynı anda kullanabilmek ise yerleşim, ağırlık ve hacim ihtiyaçları sebebiyle mümkün değil. En etkin çözüm muhtemelen [2 + (1 veya 3)] olarak kabûl edilebilir. İlave olarak 1 veya 3 yerine farklı nitelikte tasarlanmış ikinci PÇDS sistemi de düşünülebilir.

İlk safhada en azından elimizdeki mevcut Milgem sonarı (Yakamoz) teknolojisini temel alarak kendi DDS'mizi üretmeliyiz ki bu sayede kısa bir zamanda bunun gerçekleştirememek için bir sebep yok. Milgem üzerindeki mevcut DE1160 türevi sonarın zaten değişken derinlik görevlerine uyarlanmış olanları da mevcuttur mesela Yunan Donanmasının Meko200'lerinde kullanılan DE1163VDS (resim.1) gibi. Fakat uzun vadede aslında daha gelişmiş, daha yetenekli ve gerçekten milli sonarlar üretmek zorunda olduğumuzu unutmamak gerekir.

İkinci safhada milli bir PÇDS3 de üretmek zorundayız. Bu tür sonarlara ayrıca denizaltılarımız için de çok acil ihtiyacımız vardır. Pasif Çekili Dizin Sonar konusunu milli imkânlarla çözmek DDS'den biraz daha uzun sürebilir ama yapılamayacak bir şey değil.

İlk iki safhada çalışarak bu alanda belli bir tecrübe ve teknolojik seviyeye ulaşabildiğimizde ise daha zor olan alçak frekanslı Aktif Çekili Dizin Sonar konusunu da milli olarak çözebilme imkânına kavuşabiliriz, her şey sırayla.

Özellikle ilk iki sistemi (DDS ve PÇDS) üretip gemiye uygulayabildiğimizde hem gemi üzerindeki mevcut GBS sisteminin yetersizlikleri büyük ölçüde telafi edilecek hem de gemi, algılama yetenekleri açısından gerçekten de çok gelişmiş DSH imkanlarına kavuşmuş olacaktır. Sonuç olarak DDS ve PÇDS ile birlikte Milgem-1B  projenin en başında hedeflendiği ve olması gerektiği gibi çok etkili bir DSH gemisine nihayet dönüşmeye başlayacaktır.

 

Tabii ki her üç sonar sisteminin de tamamen milli imkânlarla imâl edilmesi gerektiğini belirtmeye bile gerek yok. Buradaki millilik kavramının hem donanımın hem yazılım bileşenlerinin hem de gemi savaş yönetim sistemine entegrasyonun tamamını kapsadığını vurgulamak gerekir zira bunlardan sadece birinde eksiklik olması geminin güvenliğini tamamen tehlikeyi düşürmeye yeterlidir.

Bununla birlikte son senelerde bazı batı ülkelerinin bu alanlarda Türkiye üzerinde sağlamaya çalıştığı baskının bizi gemiler üzerine yerli üretim görünümde dahi olsa bazı ithal sistemleri yerleştirmeye zorlamasına da izin vermemek gerekiyor.

 

Şimdiye kadar sadece algılama alanındaki iyileştirmelerden bahsedildi ki bu iyileşme meselenin sadece birinci boyutudur. İkinci boyut olarak tespit edilen hedeflere daha etkili hücum etmeyi sağlayacak olan sualtı silah yeteneklerini, üçüncü boyutta sualtı savunma yeteneklerini ve dördüncü boyutta da geminin hidroakustik niteliklerini ele almak gerekir. Bu üç ilave husus yazının kapsamı dışında olup bilahare ele alınması düşünülmektedir.

Belki daha sonra Milgem-2 / TF-100 için uygulanabilecek seda algılama ve iz azaltma yaklaşımları yanında buna paralel olarak hücum etkinliği için uygulanabilecek geliştirmeler de ele alınmaya çalışılabilir...

 

♦ Açıklamalar

1. DSH: Denizaltı Savunma Harbi [geri]
2. GBS: Gövdeye Bağlı sonar [geri]
3. PÇDS: Pasif Çekili Dizin Sonar [geri]

♦ Kaynaklar

1. Resim.1) Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığı genelağ sitesi - http://www.dzkk.tsk.tr
 







Telif Hakkı © 1997-2020 [uskudar.biz] - sürüm 5.5.1 - Bütün Hakları Saklıdır. Kullanım şartları için tıklayın!
Joomla! GNU/GPL lisansı altında özgür bir yazılımdır.