SeyrüseferSavunma Sanayii → Vazgeçtim Kirpikten, Kaştan Arkadaş

Vazgeçtim Kirpikten, Kaştan Arkadaş

Seyir Defteri - Savunma Sanayii
Pazar, 16 Eylül 2018

Işık ve RenkDenizaltıların tespit edilebilmesini hedefleyen akustik-olmayan yöntemler ve teknolojiler geliştirilmesine yönelik faaliyetlerin bir bölümünü de optik çalışmalar teşkil etmektedir. Bu sahanın muhtelif alt başlıkları mevcut olmakla birlikte buradaki kapsam elektromanyetik tayfın görünür dalgaboylarından ibâret olacak.

Aslına bakılırsa günümüzdeki durum bir nevi geçmişe dönüş gibi de değerlendirilebilir çünkü uzun seneler önce radar ve sonar teknolojilerinin mevcut olmadığı veya henüz yetersiz kaldığı dönemlerde de denizaltıların havadan tespitine yönelik uygulamalar çok önemliydi ve bugün de bilhassa uydu ve insansız hava aracı teknolojilerindeki gelişmelere bağlı olarak ve üstelik giderek artan şekilde önemlidir.

Bu husustaki ilk dönem çalışmaların, 20.Yüzyılın ilk yarısında denizaltı teknolojilerine yön veren ülke olan Almanya kökenli olması kuvvetle muhtemel olsa da söz konusu çalışmalara ait alman kaynaklarına uzaktan erişebilmek pek mümkün olmadığı için elimizdeki malzemelerle mevzuya girmekten başka bir çâre yoktu. Velhasıl, bu alandaki erişilebilen en eski çalışmayı [1] temel almakla başlayabiliriz.


Suyun Elektromanyetik Dalgalar Üzerindeki Soğurma Etkisi

Resim.1) Saf su ve deniz suyunun elektromanyetik dalgalar üzerindeki soğurma etkileri.[2]
Görünür ışık dalgaboylarına ait soğurma eğrileri [Resim.4] üzerinde ayrıca görülebilir.
Eğrilerin sol uçları VLF/ELF haberleşmesinin denizaltılar için neden çok önemli olduğunu da kısaca ifâde etmektedir.


Söz konusu ABD kökenli çalışma ile, Haziran-Temmuz 1937'de Büyük Okyanusun ortasındaki Havai Adalarında, Pearl Harbor açıklarında gerçekleştirilen bir dizi tecrübe ile denizaltıların boyandığı renklerin, tamâmen dalmış durumda iken havadan görsel tespit edilme ihtimâlleri üzerindeki etkileri kapsamlı sayılabilecek bir şekilde incelendi. Bu çalışmanın bizim açımızdan önemli taraflarından biri de söz konusu bölgedeki su ve ışık şartlarının hemen hemen Akdeniz'e eşdeğer olmasıdır.


Elektromanyetik Tayf ve Görünür Işık

Resim.2) Elektromanyetik tayf ve görünür ışık dalgaboyları.


Böylece gerçek şartlarda yapılan gözlemler ile elde edilen ilk denel veriler bâzı önemli noktaları da açığa çıkarmaya başladı. Birkaç safha halinde gerçekleştirilen deneylerde ilk olarak siyah, koyu mor, koyu mavi-kır renkleri ile periskop derinliğinde denemeler yapıldı.

Bu derinlikte, uçaktan yapılan gözlemlere göre siyah ve koyu mavi-kır boya durumunda denizaltı artalandan daha koyu ve koyu mor durumunda ise artalandan daha açık bir optik iz gösterdi.

Dalış derinliği 23m'ye çıktığında koyu mavi-kır ve koyu mor boyalı denizaltılar uçaktaki gözlemciye göre kaybolurken siyah denizaltı görülmeye devam etti! 30m derinlikte ise siyah da görünmez oldu.

İkinci deneyde aynı anda birden fazla rengin kullanılmasıyla elde edilen desenlerin etkileri incelendi ve desenli boyamanın tek renge göre bir üstünlük sağlamadığı sonucuna varıldı.


Los Angeles Sınıfı ABD Denizaltısı SSN-721

Resim.3) Los Angeles sınıfı ABD denizaltısı SSN-721 Malezya açıklarında periskop derinliğinde seyir halindeyken.
Bu denizaltının güverte ve kulesi siyah ve alt gövdesi ise kırmızı boyalıdır.
Diğer taraftan muhtemel harekât bölgelerinde daima mutlak hava üstünlüğüne sahip olacağını öngören günümüz ABD donanması için bu tür bir görünürlük pek önemsenmemektedir, en azından şimdilik.


Üçüncü denemede ise aynı denizaltının bir bölümü lacivert bir bölümü ise siyaha boyanarak periskop derinliğinin biraz altında havadan gözlemlendi. Bu denemenin sonucunda sadece siyah bölgeler görünür hâlde kalırken lacivert boyalı bölümler gözden kayboldu.

Bütün bu denemeler ile elde edilen sonuca göre, Havai'nin optik açıdan saf ve derin su şartlarında en iyi düşük görünürlük yeteneğini sağlayan rengin lacivert olduğu ortaya çıktı. Kısa bir süre sonra başlayacak olan İkinci Dünya Savaşında ise ABD denizaltılarının, o dönem için yaşanan mavi pigment sağlama sıkıntısı sebebiyle genellikle bu renge boyanamadığı çeşitli kaynaklarda belirtilmektedir fakat hemen savaş sonrası dönemde bu rengin bazı ABD denizaltıları üzerinde kullanıldığı da görülebilir. Soğuk savaşın güçlendiği dönemlerde ise denizaltıların harekât bölgeleri Atlantik ve Pasifiğin oldukça yüksek enlemlerinde olduğundan siyah, şartlara uygun bir seçenek hâline gelmişti.

Aşağıdaki [Resim.8] ve [Resim.9] üzerinde görülebileceği gibi, çok uzun seneler sonra, söz konusu çalışmanın gerçekleştirildiği sulara eşdeğer özellikler gösteren Akdeniz'in optik şartlarına iyi uyum gösterebilmek amacıyla en yeni İsrail denizaltıları için de lacivert tercih edildi.


Farklı Deniz Şartlarında Renklerin Suya Nüfûziyetleri

Resim.4) İsveçli Nils Jerlov'un 1947-48 döneminde gerçekleştirdiği çalışmalara dayanan ve yakın morötesi ile kırmızı aralığındaki dalgaboylarını kapsayan, farklı deniz şartlarında ışığın ve renklerin suya nüfûziyetlerini gösteren eğriler.[2]
A tanımlamalı eğriler açık deniz sularını ifâde etmektedir. A1 en iyi hidrooptik saflığa sahip Doğu Akdeniz ve Sargasso Denizi gibi suları temsil etmektedir. A3 ise Kuzey Pasifik ve ayrıca Kuzey Denizinin Fransa İngiltere arasında kalan güney bölümü bölgelerini temel alan bir eğridir. Neredeyse bütün tropik ve yarı-tropik denizler A1-A2 aralığına düşer.
K1'den K9'a kadar olan eğriler ise muhtelif nitelikteki kıyı suları için renklerin su tarafından soğrulma oranlarını göstermektedir.
Görüldüğü gibi saf açık deniz şartlarında mavi en derine inebilen renk iken kıyıya yakın sularda fitopalankton ve/veya mineral temelli etkiler neticesinde durum yeşile hatta bazen daha bile yüksek dalgaboylarına kayabilmektedir...


Yukarıda bahsi geçen denemelerin gerçekleştirildiği bölgeler gibi optik açıdan saf kabûl edilebilecek deniz suları yanında içerdiği organik ve inorganik bileşenler sebebiyle çok daha farklı ışık/renk davranışı gösteren deniz bölgeleri de mevcuttur.

Saçılma gibi etkiler sebebiyle çok farklı optik davranışlar gösteren bu tür suların durumu ise daha karmaşıktır ve böyle şartlar için siyah muhtemelen en kötü seçeneklerden biridir. Fitoplanktonlar başta olmak üzere ışığın su içindeki davranışını büyük ölçüde etkileyen böyle şartlar altında genellikle yeşil dalgaboyları civarında renkler kullanmak gerekir ki [Resim.4] üzerinde bu durumun sebepleri biraz kendini belli etmektedir.

Lâfı çok fazla uzatmaya da pek gerek yok, aşağıdaki güncel denizaltı tasarımlarına ve renk uygulamalarına yönelik altı adet resim kelimelerden daha fazlasını ifâde edebilir olsa gerek.


Tip 212 Sınıfı Alman Denizaltısı

Resim.5) Alman donanmasının Tip 212 Sınıfı denizaltısı ve Kuzey Denizi/Baltık Denizi şartlarına göre tercih edilmiş rengi. Şunu unutmamak gerekir ki boyasına varıncaya dek en ince ayrıntılarına kadar son derece titizce tasarlanmış mükemmel bir denizaltı olan Tip212 ile üçüncü dünya ülkelerine pazarlanan Tip214 tasarımı arasında adeta çağ farkı vardır diyebilmek mümkündür ve üstelik resmî verilere göre her iki tasarımın maliyetleri eşdeğer iken...
Aslında bu iki tasarımın bilinen bütün ayrıntıları ile kapsamlı bir karşılaştırmasını yapmak iyi fikir olurdu ama bilhassa hidrodinamik, hidroakustik vs. için ihtiyaç duyulan hesaplamaları tamamlayabilmek için yeterli zaman yok.


Todaro (Tip212) Sınıfı İtalyan Denizaltısı

Resim.6) Bir başka alman Tip212 tasarımı olan İtalyan donanmasına ait Todaro sınıfı aracın Akdeniz şartlarına ve öngörülen İtalyan harekât ihtiyaçlarına göre seçilmiş rengi.


Dolphin-1 (Tip800) Sınıfı İsrail Denizaltısı

Resim.7) Almanya tarafından İsrail donanması için özel olarak tasarlanan ve inşa edilen Dolphin-1 (Tip800) sınıfı denizaltıların muhtemel harekât ihtiyaçlarına göre tercih edilen rengi.
İsrailin zaman içinde bu denizaltıların renklerini aşağıda görülen yeni Dolphin-2 sınıfına mı eşitleyeceği yoksa böyle mi bırakacağı yakın gelecek için ilgi çekici bir ayrıntı olacak.
Muhtemelen bu iki farklı sınıf araç için farklı harekât bölgeleri ve görev türleri tanımlı olabileceği için her iki sınıftan araçların mevcut renklerini koruması yine de biraz daha kuvvetli bir olasılık gibi gözüküyor.


Dolphin-2 Sınıfı İsrail Denizaltısı

Dolphin-2 Sınıfı İsrail Denizaltısı - Kule ve Direkler

Resim.8-9) Yine Almanya tarafında İsrail için özel olarak tasarlanıp inşa edilen Dolphin-2 sınıfı denizaltılar önceki sınıftan farklı bir renk düzenine de sahip.
Bu kez kule ve güverte lacivert, direkler yeşil ve alt yarı-gövde ise alman Tip212'lerine eşdeğer renkte.


İnşa edilen ilk Tip 214 olan Yunan Denizaltısı

Resim.10) Bu da inşa edilen ilk Tip 214 olan Yunan Denizaltısı, tamamen siyah.
Alman kaynaklarına göre Tip 214 üzerinde iç, dış toplam 15ton civarında boya mevcut.


Râzıyım Ben Yalnız O Güler Yüze

Eh artık sadede gelmeli.

Bugün için Türk Donanmasının başlıca harekât sahası neresidir? Tabii ki bütün Akdeniz1.

Peki, bizim denizaltılarımızı ısrarla siyaha boyamamızın sebebi nedir? Yukarıda kısaca açıklandığı üzere siyah, Akdeniz için kesinlikle en uygun tercih değildir. Ve siyah, hidrooptik yapısı sebebiyle Karadeniz için de uygun bir seçenek değildir.

Bu durumda sorunun cevabı Nato standardı denen martaval olabilir mi? Öyle bile olsa mesela İtalya [Resim.6] veya Almanya [Resim.5] Nato üyesi değil mi?

1950'lerden bugüne kadar devletin milyarlar harcadığı ve harcamakta olduğu Türk denizaltıları üzerinde, bırakın bütün hassas teknolojileri vesaire, çıkarlarımıza ve ihtiyaçlarımıza en uygun rengi kullanabilecek kadar bile bir tasarrufumuz mevcut değil midir? Türkiye Nato'dan çıkmadıkça bu düzen değişebilir mi?

Tabii ki denizaltının rengi her şeyi tek başına kurtaracak bir husus sayılmaz. Fakat bu noktanın işaret ettiği asıl meseleler; yapılan işin ciddiye alınıp alınmaması, 5 ve 9 arasındaki resimlerde görülebildiği üzere, en küçük ayrıntılara dahi dikkât edilip edilmemesi ve hatta gerçek bir bağımsızlığın mevcut olup olmaması gibi çok daha derin sıkıntıların kaynağını göstermesi açısından önemlidir.

Eğer ülke içinde bu hususta gerçek bir milli ar-ge çalışması yapılmış olsaydı ve bunun sonucunda tamamen yanlış bir sonuca dayanan hatalı bir renk tercih edilseydi bile sıkıntı yoktu fakat bu şekilde olunca; yâni parasıyla aldığımız denizaltıların ne renk olacağına bile Kaliforniya ve Şılesvig-Holştayn civarında ikâmet etmekte olan bir takım zevat karar veriyor izlenimi oluşunca, durum biraz(!) farklı oluyor.

Bugün kamuoyunun tamamı, Gölcük'te inşa edilmekte olan Reis sınıf denizaltıların %81 yerli katkı oranına(!) sahip olduğu hülyâsına ikna edilmiş durumda. Diğer ülkelerin Tip214 projeleri üzerinde alman boyaları kullanıldığına göre acaba bu altı denizaltının üzerine uygulanacak toplam 90.000kg civarında muhtelif evsaftaki boyaların kökeni nedir, Türkiye mi, Almanya mı? Peki Milden üzerindeki boyalar nereden alınacak? Ve tabii Milden ne renk olacak?..

Vazgeçtim çelikten, motordan hatta boyadan arkadaş, râzıyım ben yalnız o ...

♦ Açıklamalar

1. Adalar Denizi de Akdenizin bir parçasıdır [geri]

♦ Kaynaklar

1. Low Visibility Camouflage of Submarines - Tests at Sea, 1937, E. O. Hulburt - Charles Bittinger
2. Investigation of a Pulsed-Light IFF System for Use Between an Aircraft ans a Submarine, 1954, D.F. Hansen - W.S. Plymale - G.L. Stamm
3. Reports of the Swedish Deep‐Sea Expedition (1947–1948), 1951, Nils Jerlov - Börje Kullenberg
4. Başlığın kökeni merak edebilecekler için: https://youtu.be/rOIJ6I8WvhA
 







Telif Hakkı © 1997-2020 [uskudar.biz] - sürüm 5.5.1 - Bütün Hakları Saklıdır. Kullanım şartları için tıklayın!
Joomla! GNU/GPL lisansı altında özgür bir yazılımdır.