SeyrüseferSavunma Sanayii → Türk Denizaltıları Çağ Mı Atlamış?

Türk Denizaltıları Çağ Mı Atlamış?

Seyir Defteri - Savunma Sanayii
Pazartesi, 09 Eylül 2013

VLFNisan ayında bir gün "Türk Denizaltıları Çağ Atladı" gibi başlıklarla medyada bazı haberler yayınlandı. Fakat haberin başlığının sebep olduğu çağrışım ile içeriğinde bahsedilenler birbiriyle uyumsuzdu. Bu haberlerde yazılanlar özet olarak şöyleydi;

"Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, son yıllarda dünyanın en gelişmiş teknolojilerini kullanarak... Filoda son yıllarda sadece birkaç ülkenin erişebildiği bir iletişim teknolojisi de kullanılmaya başlandı. Uzun süren çalışmalar sonucu artık denizaltılar yerli uyduları kullanarak suyun altındayken telefon1 görüşmesi yapabiliyor. Bu teknoloji geliştirilene kadar sadece mesaj yoluyla iletişim kuruluyordu. Periskopa bağlı bir antenin su yüzeyine çıkartılmasıyla yapılan haberleşme sayesinde denizaltılarımız yerlerini belli etmeden (!) yolculuklarına devam edebiliyor."

Medya böyle haberlerle kime neyin propagandasını, neden yapıyor belli. Bunun yanında yukarıda yazanları ciddiye almak da imkânsız çünkü bu haberin elle tutulur bir yanı yok. Böyle iddialı lâflar etmeden önce daha fazla düşünmek lâzım. Her şey bir tarafa: Denizaltıyı (gerçekte) yapan kim? Periskobu yapan kim? Periskop antenini yapan kim? Tepedeki uyduyu yapan kim? Denizaltının motorlarını, sacını, kaynak elektrotlarını hatta civatalarını ve somunlarını yapan kim? Denizaltıdaki bütün cihazları, silahları vesaire yapan kim? Yazılımları yapan kim?..

Meseleyi kısaca açıklamak gerekirse; önce bu haberlerde bahsi geçen dünyanın en gelişmiş (!) teknolojisini kullanan haberleşme faaliyetini gerçekleştirebilmek için yapılmasını gerekenleri sıralayalım:

1. İlk olarak denizaltının periskop derinliğine çıkması gerekir ki savaş ortamında başlı başına tehlikeli bir durumdur.

2. İkinci safhada üzerinde anten bulunan direği su seviyesinin üstüne  kaldırılması gerekir ki tespit edilebilme tehlikesi daha da artar.

3. Üçüncü safhada ise çift yönlü haberleşme için antenden havaya elektromanyetik yayın yapılması gerekir ki bu durumda denizaltının varlığının düşman tarafından anlaşılması kuvvetle muhtemeldir. Rakibin teknoloji seviyesine bağlı olarak denizaltının konumu da tespit edilebilir.

Velhasıl böyle UHF bandından uydu üzerinden yapılan bir haberleşme yöntemi, savaş zamanında kullanılırsa, denizaltının hayatta kalabilmesi için tek dayanağı olan, gizliliği tamamen ortadan kalkmış olur. Bahsedilen sistem ile çağ atlamak söz konusu olmadığı gibi ancak denizaltının düşmana yem olması mümkün olabilir. Bu sebeple hiçbir denizaltı komutanı böyle bir haberleşme sistemini çok elzem bir durum olmadıkça, gerçek savaş ortamında kullanmaz.

 

Periskop derinliğinde seyreden bir denizaltı

Resim.1) Periskop derinliğinde seyreden ve direklerini su üstüne çıkarmış bir denizaltı. Durumun hassasiyeti açıkça ortada...

 

Ama denizaltı haberleşmesi konusunda olumlu bir şeyler yapılması isteniyorsa daha ciddi çalışmalara başlanabilir ki Türk Denizaltı Filosunun buna gerçekten de ihtiyaç vardır. Öncelikle denizaltı ile yapılacak haberleşmede, denizaltı harekâtlarının tabiatı gereği vazgeçilemez bazı hususlar mevcuttur;

  1. Haberleşme esnasında denizaltının tamamen, periskop ve antenler dahil su seviyesinin altında olması gereklidir.
  2. Tercihan denizaltı derin suda ve seyir halinde olmalıdır, periskop derinliğine çıkmak da her zaman tehlikelidir.
  3. Haberleşme daima tek yönlüdür yani denizaltı kendine düzenli aralıklarla gönderilen sinyalleri almaya çalışır ama cevap veremez.

Bu alandaki temel gelişmelerin ikinci dünya savaşı zamanına dayandığı söylenebilir. Böyle bir haberleşme sisteminden beklenenler öncelikle;

  1. Sinyallerin uzun menzile ulaşabilmesi,
  2. Sinyallerin deniz suyuna nüfûz edebilmesi,

olarak sayılabilir. Bilinen iki çözüm mevcuttur.

 

A. Çok Düşük Frekans - VLF (Very Low Frequency)

VLF 3-30kHz frekans aralığında çalışır ve dalga boyu ise 100-10km aralığındadır.

VLF radyo dalgaları kullanılan frekansa göre deniz suyuna birkaç metreden yaklaşık yirmi metreye kadar nüfûz edebilir. Nüfûziyet seviyesi kullanılan dalga boyunun yanında deniz suyunun iletkenliğine bağlı olduğu için özellikle tuzluluk seviyesi belirleyicidir. Sıcaklık ve oksijen oranının da önemi vardır. Bu sebeple mesela Karadeniz ile Akdeniz arasında belirgin farklar söz konusu olur.

VLF radyo sinyallerini alabilmek için denizaltının yüzeye yaklaşması ve uzun bir yüzer anteni suya bırakarak, su seviyesinin birkaç metre altından yayın boyunca çekmesi gereklidir. VLF veri iletiminde verici tarafından, aynı yayın önceden belirlenen zamanlarda belirli aralıklarla tekrar edilir eğer denizaltı uygun derinlikte antenini yeteri kadar uzun süre suya salınmış vaziyette tutabilirse yayını alabilir.

Böyle bir yayını yapabilmek çok büyük ve güçlü antenlere ihtiyaç vardır. Düşük bant genişliği sebebiyle ses ve görüntü sinyallerinin iletilebilmesi mümkün değildir ve çok düşük bit oranlarında ancak alfasayısal veri iletilebilir. VLF'nin veri aktarma hızı 300bit/saniye ya da başka bir ifadeyle mesela 8bit ascii damga kümesi kullanıldığında 35 damga/saniye civarındadır.

 

B. Son Derece Düşük Frekans - ELF (Extremely Low Frequency)

ELF 30-300Hz frekans aralığında çalışır ve dalga boyu ise 10.000-1.000km arasındadır.

ELF frekansındaki radyo dalgaları deniz suyuna yüzlerce metre nüfûz edebilir ve böylece denizaltının kendini tehlikeye atmadan yayınları alabilmesine imkân sağlar. Bununla birlikte bir ELF vericisi inşa etmek çok uzun dalga boyları söz konusu olduğundan son derece zor bir iştir. Bilindiği kadarıyla sadece iki donanma tarafından kullanılır.

Seafarer adlı ABD sistemi 76Hertz, Zevs adlı Sovyet/Rus sistemi ise 82Hertz üzerinden yayın yapar. Rus sisteminin dalga boyu 3.685,5km'dir. ABD sisteminin 2004'de söküldüğü söylenmektedir. Fakat son yıllarda üretilen en yeni ABD denizaltılarının üzerinde bile halen ELF alıcıları olduğu söylenmektedir. Rus sistemi ise halen faâldir.

ELF yayını yapabilmek için devasa antenlere ihtiyaç vardır. Bu antenleri çalıştırabilmek için ise bütün gücü kendilerine ayrılmış bir enerji santraline ihtiyaç duyulabilir. Bununla birlikte yapılan bu yayın, denizin yüzlerce metre altı dahil, dünya üzerindeki hemen her yerden alınabilir.

Dalga boyunun kısıtlaması sebebiyle veri aktarma hızı ise birkaç damga/dakika civarındadır.

 

Türk Denizaltı Filosunun Gerçek Haberleşme İhtiyaçları

Bugün için Türk Deniz Kuvvetleri çok büyük bir denizaltı gücüne sahiptir. Geleceğe yönelik değerlendirmelere bakıldığında bu gücün büyümeye devam edeceği de ortadadır. Üstelik donanmanın en önemli hatta bugün için gerçek anlamda tek önemli unsurunun denizaltı filosu olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Diğer taraftan bu filonun aşırı derece dışa bağımlı olması görünen gücün gerçek etkinliği üzerinde şüphelere de sebep olmaktadır.

Bu etkinliği kısıtlayan önemli hususlardan biri olarak da haberleşme zaafiyeti gösterilebilir. Bu yazıya konu olan UHF üzerinden uydu haberleşmesi ancak yardımcı bir sistem olarak görev yapabilir ve savaş şartlarındaki değeri ve kullanılabilirliği çok kısıtlıdır.

 

Bugün için yeni nesil Türk denizaltıları, diğer konvansiyonel denizaltıların çoğu gibi kulelerinin üzerinde sabit VLF/LF (10-160kHz) bandında çalışan döngü antenler kullanılmaktadır. Fakat bu antenler taktik olarak yüzer çekili antenlerin yerini tutamaz. Ayrıca tamamen ithâl bir sistem olmaları da sakıncalıdır.

 

Denizaltılarla temel haberleşme VHF/ELF üzerinden yapılmalıdır ve bunu sağlayabilmek için de konu üzerine eğilip çalışmak gerekir. Türkiye Cumhuriyeti kısa vadede VLF orta vadede ELF türü milli denizaltı haberleşme sistemini geliştirebilir. Böylece denizaltı filosunun etkinliği ve başarı ihtimali çok büyük miktarda artabilir. Tabii ki bu kadar hassas bir sistem tamamen Nato'dan bağımsız ve bütün yazılım ve donanımı ile milli olmak zorundadır ve Türkiye, istedikten sonra rahatlıkla bu meseleyi çözebilir.

 

Bafa VLF Vericisi

Resim.2) Bafa vericisi muhtemelen Türkiye'de bulunan faâl haledeki tek VLF vericisidir. Diğer taraftan Türk Deniz Kuvvetleri'nin uzun menzilli haberleşmesinin 26,7kHz üzerinden yayın yapan bu anten üzerinden yapıldığı belirtiliyor!

 

Geleceğe yönelik olarak düşünüldüğünde önce seyir füzeleri ve daha sonra balistik füzeler taşıyan ve daha uzun süre sualtında kalabilen Türk denizaltıları da hizmete girdiğinde söz konusu haberleşme ihtiyaçları bugüne göre çok daha fazla önem taşıyacağı için bugünden söz konusu haberleşme teknolojileri üzerinde çalışmaya başlamak gereklidir. Belki o zaman, çağ atlamaktan olmasa bile, olumlu bir gelişmeden bahsedilebilir...

♦ Açıklamalar

1. Telefon görüşmesi; bizim milletin en sevdiği iştigâl alanlarından biri! [geri]

♦ Kaynaklar

1. Haberin Kaynağı; http://gundem.milliyet.com.tr/turk-denizaltilari-cag-atladi/gundem/gundemdetay/30.04.2013/1700790/default.htm
2. Comparative Study of Undersea Fields Produced by Various Dipoles, G. Annaert - A. Barel
3. Introduction to VLF; http://vlf.stanford.edu/research/introduction-vlf
4. http://www.fas.org/man/dod-101/navy/docs/scmp/part06.htm
5. Udxf – Utility Dxers Forum – ELF and VLF Guide Version 1.0, 2001
6. Resim.1) https://en.wikipedia.org/wiki/File:Periscope_Depth.jpg
7. Resim.2) Harita; http://www.openstreetmap.org/#map=11/37.4563/27.2619&layers=CN
 







Telif Hakkı © 1997-2020 [uskudar.biz] - sürüm 5.5.1 - Bütün Hakları Saklıdır. Kullanım şartları için tıklayın!
Joomla! GNU/GPL lisansı altında özgür bir yazılımdır.