SSCB'nin son döneminde, 1983 civarında geliştirilmesine başlanan P-800 (3M55) Oniks, suüstü hedeflerine karşı kullanılmak üzere tasarlanmış orta menzilli bir süpersonik güdümlü mermidir. Daha sonra Rus donanması yanında, kısıtlanmış ihraç sürümü olan Yakhont adlı türeviyle Endonezya, Vietnam ve Suriye tarafından da tedarik edilmiştir.
Yakhont'un en büyük müşterisi ise bilindiği gibi Hindistan olmuştur. 1998'de iki ülke arasında imzalanan anlaşma ile birlikte füzenin özelleştirilmiş bir sürümünün, Rus lisansı ve Hindistan tarafından sağlanacak bir miktar yerli katkı ile birlikte BrahMos adı altında Hindistan'da üretilmesi yönünde çalışmalar başlatılmıştı.
Hindistanın meseleyi bir milli saygınlık davası gibi görmesi ve uyguladığı yoğun pazarlama faaliyetleri, bir yandan da BrahMos'un (PJ-10) üçüncü Dünya ülkelerinin satın alabileceği en üst seviye füze teknolojilerinden biri olması ile birleşince bu füze sistemi için büyük bir pazar ortaya çıkmış oldu.
Resim.1) Karadan Fırlatılan BrahMos için yayınlanan bir tanıtım görüntüsü. 500kg'lık katı yakıtlı hızlandırıcı hariç, yaklaşık 8m uzunluğundaki 2,5tonluk füze karadan deniz veya kara hedeflerine karşı, her taşıyıcı araç üzerinde üç kovanlı bir dikey fırlatma sistemi ile kullanılmaktadır.
Diğer taraftan füzenin üçüncü taraflara satışı Rusyanın iznine tâbî olduğundan Hindistanın her isteyene füzeyi satabilmesi de mümkün değildi. Bu doğrultuda Rusya ve Hindistan arasındaki pazarlıklar neticesinde ilk safhada dört ülke için satış izni alındı:
- Birleşik Arap Emirlikleri
- Güney Afrika Cumhuriyeti
- Şili
- Vietnam
Bu sıralamadaki ülkelerden biri bizim için açık tehdit oluşturduğundan, konunun dikkâte alınması icâb etmektedir denebilirdi. Fakat ikinci safhada ihraç izni bekleyen ve görüşmelerin sürdüğü diğer on ülke içinde, bizi doğrudan ilgilendiren üçü daha son derece önemlidir ki bunlar:
- Bulgaristan
- Mısır
- Yunanistan
olarak sıralanmaktadır. Bütün bu satış ihtimâllerinin ağırlıklı olarak Kara Konuşlu BrahMos bataryalarını kapsayacağı tahmin edilebilir çünkü muhtemel müşterilerin BrahMos'u mevcut gemi ve uçakları üzerinde kullanabilmesi hususunda yüksek maliyetli çözümler gerektiren bir takım zorluklar söz konusudur. Diğer taraftan bu tür bir ticaret başladığında, orta vadede satışların uçaklardan ve denizaltı torpil kovanlarından da fırlatılabilecek olan BrahMos-Mini ile devam etmesi de beklenebilir.
Resim.2) Hindistan tarafından Kara, Hava ve Deniz'den gerçekleştirilen BrahMos atış tecrübelerinin yıllara göre dağılımı. 2001-2017 arasında en az 49 deneme atışı mevcut. Fakat bu çizelge açık-kaynak verilerle oluşturulduğundan ancak belirlenebilen 40 tanesini kapsamaktadır. Eğer belirlenemeyen dokuz atışın muhtemelen başarısız oldukları için sonucu gizli tutulan denemeler olduğu varsayılırsa; karşı-önlem olmadan BrahMos'un başarı oranının %82 civarında olduğu öngörülebilir, en azından şimdilik...
BrahMos'un temel teknik ayrıntılarına burada değinmeye pek gerek de yok, genelağ üzerinde bu hususta bol miktarda veriye kolayca ulaşılabilir. Yine de projenin bazı önemli aşamalarını sıralamak gerekirse:
- Rusya ile Hindistan arasında lisans anlaşması imzalandı - Şubat 1998
- İlk BrahMos atış denemesi gerçekleştirildi - Haziran 2001
- İlk sualtından fırlatma gerçekleştirildi - Mart 2013 (Fırlatma bir DFS1 vasıtasıyla [Resim.3] yapıldı. Bu sürüm muhtemelen ilk kez P75(I) Sınıfı denizaltılar üzerinde kullanılacak.)
- İlk sakınma manevrası yeteneği denemesi - Haziran 2013 (Füze çok yakın hava savunma sistemlerinden kaçınabilmek için, son yaklaşmada Yılan Manevrası yaparak hedef gemi suhattının yaklaşık 1m üzerinden isabet sağladı.)
- Brahmos-Mini çalışması resmen başlatıldı - 2014 (Bu füzenin 533mm torpil kovanlarından da fırlatılmaya uygun olacak şekilde küçültülmüş, daha hafif ama yine de 160dm menzile 200kg harp başlığı taşıyabilecek ve daha hızlı (Mach 3,5) bir silah olacağı belirtilmektedir.)
- İlk BrahMos ihraç sözleşmesi imzalandı - 2016 [1] (Muhtemel müşteri Vietnam.)
- İlk Brahmos-ER denemesi - Mart 2017 (Bu sürümde menzil 240denizmilinin üzerine çıktı. Diğer taraftan bu modelin alenen ihraç edilebilmesi siyasi açıdan mümkün görünmüyor.)
Resim.3) BrahMos'un sualtından fırlatma denemeleri için imâl edilen DFS düzeneği.[7]
Akdeniz
Sadece geçtiğimiz beş altı sene içinde yaşanan bazı gelişmelere dikkât edildiğinde kolayca fark edilebileceği üzere Doğu Akdeniz açıkça Türkiye Cumhuriyeti'ne yönelik yeni bir baskı/tehdit unsuru olarak seçilmiş durumdadır.
Tabii ki bu oluşumun hem tarihî, hem siyasî, hem dinî, hem de iktisadî kökenleri mevcut olduğu gibi zamana bağlı bazı ilave değişkenler de söz konusudur. Sadece Türkiye'yi hedef alan ve şimdilik Doğu Akdeniz İttifakı diyebileceğimiz bu oluşum istikrarlı bir şekilde gelişimine devam etmektedir.
Bunun yanında orta vadede, bölge dışından da bu ittifaka tam destek verileceğinin işaretleri görülmektedir ki mesela buna küçücük bir örnek olarak; Norveç(!) gibi bir ülkenin bile, bu sene içinde sonuçlandırdığı yeni nesil denizaltı ihalesinde alacağı denizaltılar için Akdeniz ikliminde uzun süre harekât yapmaya uygun altyapı ve donanımlar talep etmesinden vesaire kolayca anlaşılabilir.
Resim.3) Almanyanın yeni F125 sınıfı fırkateynlerinin ağ merkezli savaş yetenekleri için hazırlanan bir sunuma ait ekran görüntüsü.[5] Barış ve insan hakları havarisi pozlarındaki almanların kendi sularını bırakıp gelecekte savaşmak amacıyla gelmeyi hesapladıkları bölgeye bakın hele. İyi, gelin bakalım...
Vekâlet Savaşları - Gelecek Bölüm
Söz konusu ittifak için bir Doğu-Batı sentezi(!) de denilebilir; kuklacı ve kukla olarak karşılıklı bir eşleşmeden bahsetmek gerekirse; Almanya - Yunanistan, Fransa - Mısır, ABD - Suudi Arabistan ve İngiltere - BAE+Umman olarak bir dizilim yapılabilir. Tabii çapraz bağlar da mevcuttur.
Yukarıda sıralanan bütün bu ülkeler, açıkça bağlantılı oldukları 15 Temmuz saldırısının kendileri açısından hüsran ile sonuçlanmasından sonra aralarındaki ortaklığın seviyesini hızlıca bir üst seviye çıkarmaya karar verdiler.
Örneğin Yunanistan ile BAE2 arasında resmî olarak imzalanan askeri işbirliği anlaşmaları, BAE hava kuvvetlerine ait uçakların Yunanistan'a kadar gelip Yunan, Amerikan, İtalyan ve sözüm ona aralarında siyasî ilişkinin mevcut olmadığı, İsrail'in hava kuvvetleriyle birlikte tatbikatlar [3] yapmaya başlaması veya mesela Umman sultanının Kıbrıs Rum Kesimine açık deniz devriye gemisi hediye(!) etmesi [4] gibi durumlar vs. bu dönemde yaşanmaya başlamıştır. Buradaki mesele ise bütün bu yapılanların bizim için bir tehlike oluşturup oluşturmadığından ziyade vermeye çalıştıkları mesajlardır.
Veya bunun yanında bütün maliyeti Suudi Arabistan tarafından karşılanmak suretiyle, Fransa ve Almanya tarafından Mısır donanmasına ihtiyaçlarının çok çok üstünde araçlar satılmaya başlanması da bu hususta bir başka numune olarak gösterilebilir.
Henüz geçtiğimiz ay içinde Türkiye sınırlarının hemen dibinde, 1946'dan beri yunan işgali altında bulunan Rodos adası kıyılarında, Yunanistan ve Mısır deniz ve hava kuvvetlerinin gerçekleştirdiği kapsamlı tatbikât [6] vesaire gibi pek çok örnek daha sıralanabilir. Doğrusu bütün bunlar ciddi bir sıkıntı sayılmaz, atalarımızın dediği gibi: Eceli gelen köpek Câmi duvarına işermiş!
Resim.4) Karaya Konuşlu Brahmos Bataryaları için menzil sınırları. BrahMos'un azami menzili yaklaşık 160denizmili olmakla birlikte resimde kullanılan daire yarıçapları 150dm'dir. Şimdilik Yunanistanın TCG Anadolu'ya cevabı muhtemelen BrahMos olacak gibi görünüyor.
Konuyu fazlaca uzatmadan ve dağıtmadan tam bu noktada meseleyi artık BrahMos ile birleştirmek uygun olabilir. Henüz ortada kesinleşmiş herhangi bir satış mevcut olmamakla birlikte, bu husustaki görüşmelerin ve pazarlıkların da devam ettiği düşünülürse, yakın dönem için etrafımızın yeni bir tehdit olarak BrahMos ile çevrilmesi ihtimâli küçümsenemeyecek seviyede yüksek kabûl edilebilir.
Coğrafî şartlar gereği bu yöndeki muhtemel bir gelişme sonucunda ne seviyede bir tehdit ile karşı karşıya kalabileceğimiz [Resim.4] üzerinde kabaca gösterilmiştir. BrahMos'un Mach 2,8'e (~950m/sn) ulaşan yüksek sürâti, alçak sayılabilecek irtifada, yüksek sayılabilecek manevra yeteneği ve menzili birleşince Doğu Akdenizin herhangi bir noktasında seyretmekte olan Donanmamızın son derece ciddi seviyede bir tehlike ile karşı karşıya kalabileceği kolayca anlaşılabilir.
İlave olarak deniz üslerimiz de ciddi bir tehdit altında kalabilir. Aynı zamanda derin vadiler içindeki sabit hedeflere 75° lik dik dalış ile hücum edebilme yeteneğine de sahip olan BrahMos'un mesela Rodos adasının ortasından fırlatıldığı varsayılsa hemen karşıda, Aksaz deniz üssü içindeki hedeflere ulaşma zamanı sadece 100-120sn civarında olacaktır vs.
Tabii ki karşı önlemler alınmayacak değil. Bu bağlamda düşünüldüğünde bu tür muhtemel füze bataryalarını, kullanılamadan önce yok edebilmek son derece önemli olacaktır ki kısa vadede, daha önce kısaca bahsi geçtiği üzere çalışmaları devam etmekte olan Kızılötesi Görüntüleme güdüm sistemine sahip SOM-J füzesinin denizaltı torpil kovanlarından fırlatılabilecek muhtemel sürümüne ve orta vadede ise MİLDEN tasarımı üzerinde çok maksatlı bir DFS sistemine olan ihtiyacın önemi bu vesile ile daha iyi anlaşılabilir.
Eğer BrahMoslar fırlatılmadan önce imha edilemez ise savaş gemilerinin kendilerini savunmak için nasıl önlemlere ihtiyaç duyacağını ayrıca ele almak uygun olabilir.
Velhasıl güncel gidişât değerlendirildiğinde Türkiye'ye yönelik vekâlet savaşları için tertiplenen ikinci bölümün Kraliçenin kulları ve Firavun ittifakı ile Allahın kulları arasında cereyan edeceği tahmin edilebilir ki bizim için bir mahzuru yok, hatta aslına bakılırsa bazı açılardan tam da ihtiyacımız olan şey.
Ve zamanı geldiğinde hepsine bir Salih Reis gönderilecektir ;)
|