Eski Cerbe yeni Reis sınıfı denizaltılar hakkında değerlendirilmeye müsait çok sayıda önemli mesele mevcut, konu sıkıntısı yok. Bu sefer akü mevzusunu ele almak düşünülüyor. Fakat bu farazî değerlendirmenin, şimdilik resmî bir bilgiye dayanmadığı için, sadece bir varsayımdan hareketle gerçekleştirileceğini ifâde etmek gerekli.
Tabii bu varsayım tamamen hayâlî bir temele dayanıyor da değil. Şöyle ki söz konusu denizaltılar Almanya tarafından sağlanıyor ve Türkiye'de savunma sanayine yönelik Türkçe olarak yayın yapan bir Alman dergisinde [1] de yakın geçmişte yeni tip denizaltı projesinin aküleri hakkında şöyle bir ifâde yayınlamıştı;
"Cerbe Sınıfı Denizaltılarda 648 (2x324) adet Exide Technologies ürünü Sodyum Sülfür batarya yer alacak olup bataryalar Gölcük'deki Seymen Denizaltı Batarya Fabrikasında imâl edilecektir." [1]
Velhasıl, hem denizaltılar hem aküler hem de yayını yapan dergi Alman kökenli olunca sanırım Reis sınıfı denizaltılarda gerçekten de Sodyum-Sülfür (Na-S) akülerinin kullanılacağı iddiasını dikkâte almak gerekir.
Erimiş tuz temelli akü teknolojisi Almanların ikinci dünya savaşı sırasında V2 roketleri üzerinde yaptığı ar-ge çalışmalarına dayandırılsa da günümüzün Na-S akü teknolojisi ilk kez 1966 senesinde ABD merkezli bir otomobil üreticisi tarafından geliştirilmişti. O günden bu yana da Na-S teknolojisine yönelik yoğun ar-ge çalışmaları dünyanın başlıca sanayi ülkelerinde devam edegelmektedir. Na-S teknolojisi üzerinde ısrarla durulması boşuna değil. Diğer taraftan yarım asırdır devam eden araştırmalara ve yatırımlara rağmen henüz geniş bir kullanıma ulaşamamış olmasının da bazı mâkûl sebepleri var.
Günümüzün en yaygın akü teknolojisi olan Kurşun-Asit ile kıyaslandığında Na-S akülerinin pek çok açıdan bâriz üstünlükleri mevcuttur, mesela:
- Çok iyi güç/ağırlık oranı
- Çok iyi hacim/ağırlık oranı
- Temel malzemeleri olan Sodyum ve Sülfürün çok bol bulunması ve ucuz olması
- Çok uzun kullanım ömrü
- Kendiliğinden boşalmama
gibi. Meseleye bu açıdan bakıldığında bir konvansiyonel denizaltı üzerine eşdeğer ağırlıkta Kurşun-Asit yerine uygulandıklarında denizaltının yetenekleri üzerinde gerçekten de çok büyük iyileşme elde edilebileceği aşikârdır. Mesela elimizdeki Tip209-1400 sınıfı bir denizaltının sadece Kurşun-Asit akülerini Na-S aküler ile değiştirsek, kağıt üzerinde HBT'li diğer Tip214'lere yakın bir sualtı seyir yeteneği elde edilebilir!
Ama
Gerçek dünyada neredeyse hiçbir mesele bu kadar kolay çözülebilecek gibi değildir. Özellikle denizaltı gibi son derece karmaşık ve hassas bir vasıta söz konusu olduğunda herhangi bir bileşenin kullanılabilmesi için birinci kıstas şudur: Güvenlik!
İşte Na-S akülerin denizaltılarda kullanılabilmesinin önündeki başlıca iki engelden önce gelen budur ve bilindiği kadarıyla günümüzde Na-S aküleri denizaltılar üzerinde kullanmaya cesaret edebilen bir donanma mevcut değildir.1
Resim.1) Şimdiye kadar inşa edilen bütün Tip214 denizaltıları üzerinde; baş ve kıç sintinelerde 324'er adet olmak üzere toplam 648 adet Kurşun-Asit akü mevcuttur ki çizimde yeşil ile gösterilmiştir.
Şimdiye kadar inşa edilen Tip214 denizaltılarının ne tür aküler kullandığını merak edenler varsa;
- Güney Kore: Kurşun-Asit
- Portekiz: Kurşun-Asit
- Yunanistan: Kurşun-Asit
Dünyanın en iyi dizel-elektrik denizaltılarının hangi aküleri kullandığını merak edenler varsa;
- Soryu - Japonya: Kurşun-Asit
- Tip212A - Almanya: Kurşun-Asit2
- Tip212A - İtalya: Kurşun-Asit
Yakın gelecekte denize inecek en yeni tasarımların hangi aküleri kullanacağını merak edenler varsa;
- A26 - İsveç: Kurşun-Asit (Muhtemelen)
- Soryu-2 - Japonya: Lityum-İyon3
- S80 - İspanya: Lityum-İyon
- Tip212+ - Almanya: Lityum-İyon (Muhtemelen)
Görüldüğü gibi bize denizaltıları ve aküleri satan Almanya bile kendi donanmasının göz bebeği olan Tip212A'larda Na-S kullanmıyor, gelecekte de kullanmayacak ve sürmekte olan denemelerin tamamlanmasından sonra yakın gelecekte Lityum-İyon akülere geçiş yapacaklar.
Na-S teknolojisi alanında hem ar-ge hem de kullanım olarak ABD ile birlikte iki önder ülkeden biri olan Japonya da denizaltılarında Na-S aküleri kullanmıyor ve inşası devam etmekte olan Soryu sınıfının altıncı gemisi olan Kokuryu bu sene ya da önümüzdeki yıl inşasına başlanacak olan yeni Soryu'lardan biri ile birlikte Lityum-İyon teknolojisine geçmeye başlamış durumda.
İlâve olarak mevcut nükleer denizaltıların tamamında da Kurşun-Asit aküler kullanılmaktadır.
Velhasıl denizaltı teknolojisindeki gidişata göre Kurşun-Asit'ten sonra Lityum-İyon türevi akülere geçiş olacak, üstelik Na-S akülerin bazı nitelikleri mevcut Lityum-İyon teknolojisine bile üstünlük sağlamakta iken.
Çünkü eğer güvenlik engeli aşılabilse bile ki henüz tam anlamıyla aşılabileceği şüphelidir, ikinci bir kıstas daha vardır: Isı İzi!
Na-S akülerin çalışma sıcaklığı 350±25°C civarındadır. Bunun anlamı basitçe şudur: soğutma ihtiyacı. Denizaltı gibi küçük ve tamamen kapalı bir ortamda fazla ısıyı ortamdan pasif veya aktif olarak deniz suyuna naklederek uzaklaştırabilmek mümkündür. Fazla ısıyı pasif olarak uzaklaştırmak mümkün olabilse bile denizaltının ısı izi olumsuz etkileneceğinden özellikle giderek gelişen akustik olmayan DSH teknolojileri düşünüldüğünde son derece sakıncalı durumlar ortaya çıkabilecektir.
Belki Tübitak, üniversiteler ve yerli sanayi, Gölcük Denizaltı Batarya Fabrikasıyla ortak olarak böyle bir teknoloji geliştirmiş olsalardı Na-S teknolojisi kullanmak yine de düşünülebilirdi çünkü o zaman mevzuya ve teknolojiye bütünüyle hakim olabilirdik ama bu şekilde..?
Eğer yeni tip denizaltı projesinde kullanılacak akülerin gerçekten de Na-S temelli olacağı kesinlik kazanırsa bu teknoloji ve denizaltılar üzerindeki etkilerini daha kapsamlı olarak ele almak düşünülebilir. Yine de Donanmamızın yeni denizaltılarda Na-S teknolojisi kullanmayacağı hususunda iyimserim, bu sebeple mevzuyu şimdilik daha fazla uzatmaya gerek yok.
|