Uzaklardaki Çin Donanması'nın özellikle son on sene içinde gerçekleştirmekte olduğu büyük ilerlemelerin üstelik hızlanarak devam ediyor olması giderek daha fazla dikkât çekmektedir. Söz konusu gelişmelerin aynı anda çok farklı sahalarda ve çok hızlı bir şekilde cereyan etmesi bu etkiyi ayrıca güçlendirmektedir.
Mesela hem yeni nesil deniz gaz türbinleri konusunda çok hızlı gelişmeler yaşanırken aynı zamanda, bir yandan atom enerjisi ile çalışan denizaltılar diğer yandan çeşitli havadan bağımsız tahrik sistemleri ve dizel-elektrik denizaltılar, ayrıca bölge hava savunma muhriplerinden, küçük suüstü harp gemilerine, muhtelif radar, sonar, füze ve torpil projelerine kadar çok geniş bir yelpazede yaşananlar vesaire...
Aslında Çin kökenli diğer dikkât çekici donanma havadisleri arasında pek de önemsenmeyen ve biraz küçümsenen bir proje olarak kabûl edilebilecek olan Tip 056/056A (Jiāngdǎo) Sınıfı gemilerden kırkıncısının geçtiğimiz günlerde denize indirildiğinin duyurulması ile birlikte bu yazı tetiklenmiş oldu denilebilir.
Tip 056 Sınıfı gemiler Çinin kendi harekât bölgelerindeki ihtiyaçlarına uygun olara kıyı sularının savunulması amacıyla tasarlanmıştır. 1.500ton sınıfında bir korvet olarak tanımlanabilecek Tip 056 aynı zamanda ihracat için de inşa edilmektedir ve ilk yabancı müşterileri Bangladeş ve Nijerya olmuştur. Arjantin başta olmak üzere muhtelif müşteriler ile görüşmeler yapıldığı da duyulmaktadır.
Evet yazının başlığında bir hata olduğu söylenemez zira bu gemiler çince'de ada anlamına gelen dǎo-岛 (tam olarak Jiāngdǎo) olarak sınıflandırılmış bulunan korvet türü askeri vasıtalardır ama en azıdan jiāng heybeli demek değilmiş.
Tip 056 aslında pek çok ilgi çekici hususu bünyesinde barındırmaktadır. Öncelikle bu geminin neden ve hangi tür ihtiyaçlara göre nasıl bir yaklaşımla tasarlandığı ile başlamak uygun olabilir.

Resim.1) 89m uzunluğundaki Tip 056 korvetlerinden biri. Geminin temel tasarım kavramı maliyet öncelikli çözümdür; bunun anlamı belirlenen asgarî yeteneklere olabildiği kadar düşük maliyetle ve hızlı olarak erişebilmek olarak açıklanabilir. Bir açıdan amerikalıların zamanında uyguladıkları FFG-7 yaklaşımının Çin yorumu da denilebilir...
Son senelerde Güney Çin Denizi'nde yaşanmakta olan gelişmeler neticesinde bu kapalı ve sığ deniz üzerinde düşük maliyetle ve etraftaki muhtemel rakiplere karşı yeterli seviyede güç gösterebilmek için bir vasıtaya yönelik olarak Çin donanmasının ciddi ve âcil bir ihtiyacı söz konusuydu. Bu maksatla kullanmakta oldukları Tip 053 gibi eskimiş ve gerek hava gerekse denizaltı savunma harbi yeteneği mevcut olmayan devriye gemilerinin yerine belli bir asgari seviyede de olsa bütün savaş ortamlarında varlık gösterebilecek ama aynı zamanda ucuz ve çok hızlı inşa edilebilecek, kolay işletilebilecek bir gemi arayışı neticesinde Çinli gemi mühendisleri Tip 056 çözümünü geliştirip uyguladılar.
İlk safhada öngörülen hedef 40 adet geminin ortalama olarak her 6 haftada bir adet(!) olmak üzere denize indirilmesi yönündeydi ve bu hedefe ulaşılabilmesinin dikkât çekici bir başarı anlamına geldiğini inkâr etmek mümkün değil. Bizim açımızdan bir karşılaştırma yapmak gerekirse; ilk Milgem'in omurgası Temmuz 2005'de kızağa konmuştu ve dördüncü geminin Haziran 2017 gibi denize ineceğini varsayılırsa ve ilk dört gemi için geçen 12 seneyi hesaba katarsak, her üç senede bir adet gemiyi denize indirebildiğimizi görebiliriz ki bu durumda bizim ortalama bir Milgem inşa ettiğimiz sürede Çinlilerin tam 26 adet Tip 056 inşa ettiğini de anlayabiliriz.

Resim.2) Tip 056 ve 056A sınıfı gemilerin senelere göre denize inme sayıları. Bizim gibi bir ülke açısından bakıldığında inanılmaz bir performans doğrusu; dört seneden biraz daha kısa bir süre içinde kırk korvet denize indirildi ve bugün itibarı 30 kadarının donanmaya kesin kabûlü gerçekleştirildi. Bazı kaynaklarda inşa sayısının 60'a çıkartılacağı da söylenmektedir.
Evet Milgem Tip 056'ya göre biraz daha büyük ve muhtemelen inşa kalitesi vs açılarından biraz daha iyi bir gemi olabilir ama toplam harp yetenekleri açısından da eşdeğer bir gemi olarak kabûl edilebilir hatta Tip 056'nın DSH türevi olan Tip 056A ile karşılaştırıldığında; DSH1 yetenekleri yönünden Milgem (Heybeliada Sınıfı) ve Milgem-2 (İstanbul Sınıfı) tasarımlarının maalesef daha geride kaldığını ifade etmek yanlış olmaz. Maliyet açısından karşılaştırıldığında ise öngörülen yaklaşık değerlere göre Tip 052'nin Milgem'in yaklaşık üçte biri mertebesinde olduğu tahmin edilmektedir.
Sonuç olarak Milgem'i Çinlilerin hızında inşa edebilmemiz mümkün değildir ve zaten bu kadar yüksek bir inşa hızına ihtiyacımız da yoktur ama ulaşılan Milgem inşa hızı da ilk gemi ile elde edilen bazı kazanımlar, yetişmiş insan gücü ve yerli katkı gibi alanlarda kayıpların yaşanmasına, en azından solmasına sebep olacak kadar yavaştır; makûl bir süre vermek gerekseydi 32-36 haftada bir gemi inşa etmek suretiyle bugün itibarı ile en azından öngörülen ilk 12 Milgem'in suya inmiş durumda olması gerekirdi.
Ama bu gidişle donanmaya atılmış eski bir kazık olan elimizdeki dandik fransız korvetlerini daha uzun süre idâme ettirmek zorunda kalacağız gibi görünüyor ki Milgem projesinin ilk hedefi bu korvetlerin değiştirilmesiydi daha doğrusu 90'lardaki ilk iki Milgem projesi iptâl edildikten hemen sonra donanmanın DSH zaafiyeti öne çıkartılarak önce bu fransız gemileri alındı daha sonra da üçüncü Milgem projesi ile bu gemilerin değiştirilmesi hedeflendi ve mesele biraz yumurta-tavuk hikayesine de benzedi...
Dikkât çekici bir ayrıntı olarak belirtmek gerekirse; 1990'larda İTÜ merkezli olarak hazırlanan ve Deniz Kuvvetleri tarafından iki kez iptâl edilen ilk Milgem tasarımları inşa edilen mevcut üçüncü tasarımdan biraz daha küçük ve hafif, Tip 056'ya daha yakın gemilerdi...
Burada amaç Tip 056 ile Milgem'i karşılaştırmak olmadığı için asıl konuya dönmemizde fayda var fakat şimdi zaten her yerde bulunabilen Tip 056 ile ilgili temel bazı verilerden bahsetmeye de pek gerek yok bunun yerine belki başka yerde göremeyeceğiniz bazı hususları ele almak okuyucu açısından daha ilgi çekici hatta belki faydalı olabilir.
Bu konuların başında teknenin hidrodinamik tasarımı gelmektedir. Tip 056/056A gövdesi dikkâtlice incelendiğinde E.H. Serter'in hidrodinamik çalışmalarından izler taşıdığı görülebilir. Serter için üretkenlik açısından en başarılı ve bu bağlamda da dünya çapında en tanınan Türk gemi mühendisidir demek mümkün olsa gerektir tabii tam da bu sebeple yakın tarihte sayısız numunesi mevcut olmak üzere yetişmiş diğer pek çok değerli mühendis ve bilim adamları gibi Türkiye Cumhuriyeti nezdinde adeta istenmeyen adam hükmünde görülmesi de kaçınılmazdı.
Ama en azından Çinli gemi mühendisleri yapılmış onca çalışmayı değerlendirip elde edilen sonuçlardan yararlanarak kendi melez gövde tasarımlarını oluşturmaktan çekinmemişlerdir ki Çin kökenli gemi mühendisliği kaynaklarında da bu hususta ayrıntılı bilgilere ulaşabilmek kolay olmasa da mümkündür. Velhasıl bu geminin kesinlikle en önemli niteliği alışılmış bir batı tarzı gövde tasarımının kopyası değil de özgün ve yenilikçi bir çözüm denemesi olmasıdır. Şimdilik bu konunun ayrıntılarına girmeye gerek olmasa da Tip 056 için olabildiği kadar hassas bir 3B modelin oluşturulduktan sonra yapılması düşünülen hidrodinamik değerlendirmelerde bu konunun daha kapsamlı olarak ele alınmaya çalışılması ve özellikle Milgem ile Tip 056'nın hidrodinamik ve hidroakustik açıdan karşılaştırılması gelecekte belki mümkün olabilir...
Tip 056 genel maksatlı bir kıyı devriye korveti olarak tasarlanmıştır ve daha küçük olsa da silah ve algılama donanımı yetenekleri açısından Milgem'e eşdeğer gibidir. Bununla birlikte ailenin esas dikkât çekici üyesi 056A olarak adlandırılan ve sığ suda denizaltı savunma harbi için geliştirilen türevdir. 056A üzerinde genel maksat türevinde de mevcut bulunan orta frekans aktif/pasif gövdeye bağlı sonara ilave olarak hem pasif çekili dizin sonar (PÇDS) hem de aktif çekili dizin sonar (AÇDS) veya değişken derinlik sonarı (DDS) bulunmaktadır fakat geminin muhtemel harekât bölgeleri düşünüldüğünde DDS verine AÇDS taşıma ihtimâli daha yüksektir. Diğer taraftan Çin gemi ve denizaltıları üzerindeki sonar sistemlerinin büyük ölçüde muamma olması sebebiyle kesin konuşabilmek, en azından şimdilik pek mümkün değil.
|