Bugün için, Şubat 2016 itibârı ile Türkiye ve Ukrayna arasındaki ilişkiler [1] görünürde yeni bir işbirliği seviyesine yükselmeye başladı diyebilmek mümkün olsa gerek. İki ülke arasındaki irtibâtın hem iktisâdî hem de siyasî açıdan gelişmesinden karşılıklı olarak ciddi kazançlar elde edilebileceği ve her iki ülkenin de böyle bir işbirliğinin arttırılmasına ihtiyaç duyduğu da ifâde edilebilir.
Tabii Türkiye-Rusya, Rusya-Batı, Batı-Ukrayna ve Rusya-Ukrayna arasındaki karmaşık durumun da bu işbirliği üzerinde kaçınılmaz etkileri olacaktır. Özellikle 2020 itibârı ile Ukraynanın Nato'ya dâhil edilmesinin planlanması ve 15 Temmuz gecesi NATO'nun Türkiye'yi işgâl etmeye çalışması; bugün itibârı ile 44'ü Üsküdar'da olmak üzere 240 kardeşimizi şehit edip binlercesini yaralaması ve hâlen uluslararası medya destekli siyâsî saldırıların devam etmekte olması ile birlikte değerlendirildiğinde durumun yakın gelecekte ne kadar da karmaşık bir hâl alabileceği sanırım anlaşılabilir.
Doğrusunu söylemek gerekirse Ukraynanın Nato'ya dahil olmasının Türkiye Cumhuriyeti üzerindeki tehdit seviyesini daha da arttıracağı aşikârdır ki aslında bu husus Ukraynanın geleceği için bile tehlikelidir. Diğer taraftan Ukrayna'da durum ne olursa olsun bu komşu ile Türkiye'nin dâima makûl bir ilişki seviyesini devam ettirebilmesi uygun olur ve her halükârda karşılıklı bir fayda söz konusudur. Meselenin bu karmaşık siyâsî yönü şimdilik kapsam dışında bırakılırsa kısa vâde için görünürde neler yapılabileceği hakkında biraz fikir yürütmeye çalışmak belki faydalı olabilir.
Resim.1) Çin donanmasının önemli gemilerinden Tip052C sınıfı Hava Savunma Muhribi, Ukrayna kökenli UGT25000 Gaz Türbinlerine sahiptir. Konunun ayrıntıları yazının ilerleyen satırlarında mevcuttur.
Bu hususta görünür ilk çaba kısa bir süre önce Ukroboronprom ile Havelsan arasında imzalanan [2] ve özellikle düşük RKA1 hava hedeflerinin tespit edilemesi için kaçınılmaz ihtiyaçlardan biri olan, uzun dalga boyunda çalışan radar sistemlerinin geliştirilmesine ve üretilmesine yönelik anlaşmadır. Söz konusu anlaşma Türkiye için birkaç açıdan son derece hassas ve önemlidir, şöyle ki;
- Türk Hava Savunması henüz kabûl edilemeyecek derecede zayıftır ve güçlendirilmesi en hayâtî ve acil memleket meselelerden biridir. Yüksek İrtifa Hava Savunma Sistemi projesinin sebep olduğu uluslararası kriz de bunun tabii bir yansımasıdır...
- Söz konusu radar teknolojisi giderek artan düşük görünürlük yeteneğine sahip tehditlere en uygun cevap olabileceği için ülke açısından zarûrî bir ihtiyaçtır.
- Türk Donanmasının gelecek nesil deniz hava savunması için de son derece gerekli bir teknolojidir. Türkiye eğer kendine dayatılan şekli ile kurgulanan ve üstüne milyarlarca dolar ödeyeceğimiz mevcut aciz sistem yerine gerçekten milli çıkarlarına uyan bir TF2000 gerçekleştirebilirse böyle bir radar teknolojisine de kesinlikle ihtiyacı olacaktır. Belki bunu bir ara TF2000 kurtulacak mı başlığında daha kapsamlı ele almak uygun olur zira 15 Temmuzdan sonra bile hâlâ TF2000 mevcut gidişâtı ile devam ederse nihâyetinde millet olarak başımıza geleceklere müstahak hâle gelmemizden korkmak gerekir.
Lâf TF2000'den açılmışken artık bu makalenin asıl ve aslında TF2000'i de yakından ilgilendirmesi gereken, konusuna gelsek iyi olur.
Ukrayna, SSCB döneminden devraldığı miras sayesinde hâlen Türkiyenin ihtiyaç duyduğu pek çok hassas askeri teknoloji üzerinde önemli birikimlere sahiptir, mesela;
- Radar Teknolojisi
- Seyir Füzeleri
- Balistik Füzeler
- Zırhlı Araçlar
- Süperkavitasyon Teknolojisi
- Havacılık
- Gaz Türbinleri
vesaire gibi. Şimdi ele alınmaya çalışılacak olan ise sadece yedinci madde olacak.
Ukrayna ve Gaz Türbini Teknolojisi
Gaz Türbinleri donanma gücü oluşturmada en önemli ve stratejik bileşenlerden biridir ve yüksek seviyede bâzı teknolojileri bünyesinde barındırdığı için de ulaşılması kolay olmayan bir hedeftir.
Özellikle son dönemlerinde Sovyet Donanmasının suüstü kuvvetlerinin önemli bölümü gaz türbini temelli tahrik sistemlerine sahipti. Devamı niteliğindeki Rus donanması için de aynı durum hâlen geçerlidir. Ayrıca ABD, Japonya vesaire gibi en güçlü donanmalar için de gaz türbinleri vazgeçilmez tercihtir. Gaz Türbinleri sahip oldukları pek çok üstün nitelik sebebiyle gerek Buhar Türbinlerine gerekse Dizel Motorlara sıklıkla tercih edildikleri gibi bu eğilim muhtemelen artarak devam edecektir. Tabii her sistemin olduğu gibi gaz türbinlerinin de bazı zaafları olması kaçınılmazdır fakat yazının konusu bu yönde bir değerlendirme yapmak değildir.
Resim.2) 2015 itibârı ile dünya üzerindeki deniz gaz türbini üreticileri ve pazar payları.
SSCB döneminde deniz gaz türbini teknolojilerinin geliştirilmesi ve üretimleri Ukrayna'da gerçekleştiriliyordu ve ilk türbin fabrikası "Zorya" adıyla 1953 senesinde Karadeniz kıyısı yakınında, Mykolayiv'de kuruldu. 1954 senesinde deniz gaz türbinlerinin tasarım ve geliştirilmesi için ilk Sovyet tasarım bürosu kuruldu ve 1961'de bu büro bağımsız bir hâle getirilerek "Mashproekt" olarak adlandırıldı. Nihayet 2001 senesinde de Ukrayna Hükümeti tarafından her iki şirket "Zorya-Mashproekt" adı altında tek bir gaz türbini araştırma ve üretim birimi hâline getirildi.
Zorya-Mashproekt günümüzde de dünyanın önde gelen gaz türbini geliştirici/üreticilerinden biridir. Temelde deniz türbinleri için kurulmuş olsa da SSCB'nin dağılmasından sonra yaşanan süreçte bu alandaki talebin düşmesiyle üretimini başka endüstri sahalarına da genişletti. Günümüz itibârı ile temel üretimleri:
- Gemi Uygulamaları: %20
- Elektrik Üretimi: %30
- Doğal Gaz Nakli: %50
şeklinde bir dağılım göstermektedir. Yakın zamana kadar tek önemli deniz müşterisi Rusya olan Zorya-Mashproekt son senelerde iki ülke arasında yaşanan gelişmeler neticesinde bu pazarı tamamen kaybetti. Aslında Rusya da bu açıdan zor bir durumda kaldı ve hâlen yeni bir deniz gaz türbini tasarım ve üretim altyapısı oluşturmaya çalışmaktadır. Bu şartlar altında gaz türbinlerini kullanacak güçlü bir donanması da olmayan Ukrayna her ne kadar zorlansa da iki yeni ve önemli müşteri ile ayakta kalmayı da başardı; Çin ve Hindistan.
Hindistan öteden beri Sovyet/Rus teknolojilerinin önemli kullanıcılarından olduğu için Ukraynanın Hint pazarına [3] nüfûz etmeye başlaması zor olmasa da sağlam Hint-Rus ilişkileri sebebiyle bu işbirliğinin çok hızlı gelişemediği bununla birlikte yavaşça da olsa dengeli bir şekilde ilerleyebildiği söylenebilir. Bu noktada Hindistanın milli gemi gaz türbini çalışmalarına da devam ettiğini belirtmek gerekir.
Çinin hikayesi ise biraz daha ilgi çekici
80'lerde Çin Donanması inşa etmeye hazırlandığı Tip052 sınıfı ikinci nesil muhripleri için Gaz Türbini kullanmaya karar verdi. Fakat elinde böyle olgunlaşmış bir teknoloji de olmadığı için motorların ithâl edilmesi gerekiyordu. ABD kademeli olarak motorların teknolojisini de transfer edeceği söylemi ile Çin'e hemen LM2500 satışına başladı.
LM2500 1960'larda, TF39 Turbofan uçak motoru temel alınarak gemilerin tahrik edilmesi amacıyla mevcut Buhar Türbinlerinin yerini alması için General Electric tarafından geliştirilen bir motordur. 1970'lerden itibâren LM2500, sunduğu özellikler sebebiyle büyük bir ticârî başarı kazandı, deniz ve kara (elektrik üretimi vs amacıyla) kullanımı dahil 2.000'den fazla satıldı. ABD donanmasının bütün muhripleri tamamen Gaz Türbini ile tahrik edilmektedir.
Fakat kısa bir süre sonra galiba 1989 civarında ABD, İngiltere ve kısmen AB, Çin'e silah teknolojisi ve donanımı alanlarında ambargo uygulayınca işler değişti. O zamana kadar Çin sadece iki gemi için toplam dört adet LM2500 ithâl etmişti ve ellerinde bir adet de eğitim için kullanılan beşinci motor mevcuttu. Bu durum CODOG2 tahrik sistemine sahip Tip052 projesi üzerinde ciddi etkilere sebep oldu ve daha ilk gemiden sonra proje durma noktasına geldi üstelik mevcut motorlar için yedek parça bile tedarik edilemediğinden sıkıntı daha da büyüdü.
Bu durumda Çinliler acil durum çözümü olarak önce iki LM2500 ile ilk gemiyi inşa ettiler ve kalan iki motoru ise ikinci gemi için değil ilk geminin yedeği olarak ayırdılar. Tam bu noktada Ukrayna devreye girdi ve Çin'e son derece hayatî bir destek verdi. Zorya'nın Tip052 projesi için sunduğu UGT25000, geliştirilmesine SSCB döneminde başlanan ve 1990 civarında Ukrayna tarafından tamamlanan dördüncü nesil bir deniz gaz türbiniydi. Bu motor Çinin tedarik ettiği LM2500 türevlerine göre hem daha güçlü hem de daha yüksek teknoloji ürünü olduğundan Çin aslında özellikle gelecek nesil hava savunma ihtiyaçlarının zorladığı daha ağır gemi ihtiyacını karşılamasına olanak sağlayabilecek daha yüksek güç seçeneğine de kavuşmuş oldu ki Tip052 tasarımı ancak bu sayede B, C ve nihayet D türevlerine yükseltilebildi, ilk Tip052 tasarımı 5.000ton civarında iken güncel tasarım 7.000tonun üzerine çıkmıştır.
Bu işten Ukrayna için en büyük kazanç ise satışın maddi boyutundan ziyade SSCB'nin dağılması sonrasında mecburen uzaklaşmak durumda kaldığı deniz gaz türbini pazarında kendini ispatlayabilmesine olanak sağlaması oldu denilebilir zira Çin muhripleri üzerindeki başarı kısa sürede etkisini göstermeye başlayarak Hindistan gibi yeni müşterilerin de Ukrayna ile işbirliği yapma isteğini arttırdı.
Resim.3) Zorya-Mashproekt üretimi gaz türbinleri. Motorların isimlendirmesi kW cinsinden yaklaşık güçlerini yansıtır; UGT3000; 3.000kw gibi.
25.000kW (33.525Hp) gücündeki 14tonluk UGT25000 Çin tarafından ithâl edildikten sonra sistemin gemiye uyarlanması için bazı yerel çözümler de uygulandı ki Ukraynanın gemiye uyarlama konusunda yeterli tecrübesi de yoktu. İlk safhada söz konusu Çin katkılarının temel motor yapısından ziyade ses yalıtımı ve gürültü azaltma, işletme koşullarının geliştirilmesi vesaire gibi tâli alanları kapsadığı tahmin edilmektedir. Çeşitli kaynaklara göre Ukrayna-Çin ortak çalışmasıyla Tip052C/D sınıfı gemilere uyarlanan UGT25000 (Çin tanımlamasıyla DA80) gaz türbinlerinin güvenilirlik, bakım, dayanıklılık ve işletme gibi alanlarda LM2500'den daha iyi performans gösterdiği söylenmektedir. UGT25000 güncel LM2500 sürümleri ile eşdeğer güce sahiptir bununla birlikte daha büyük ve ağırdır.
Son olarak LM2500'ün aynı zamanda Türk Donanmasında Heybeliada Sınıfı Korvetlerinin ve inşa edilecek olan İstanbul Sınıfı dahil bütün fırkateynlerinin en önemli tahrik sistemi bileşenini teşkil ettiğini belirtmek uygun olur. Bu hususun tek başına ne kadar sıkıntılı olduğunu anlayabilmek için uzman olmaya gerek yok; Çin'e uygulanan gibi bir ambargo durumunda sadece yedek parça ihtiyacı sebebiyle bile donanmanın çok önemli bir bölümü kısa sürede limandan çıkamaz hâle gelebilir.
Çin Ukrayna desteği ile kendi ülkesinde imâl ettiği ilk UGT25000 temelli gemi tahrik sistemini (muhtemelen yine Zorya kökenli M90 dişli kutusu ile birlikte) 2004 senesinde tamamladı ve bunu yaparken önemli bir miktarda yerel katkı da sağlanabildiğini beyan etti.
Bununla birlikte Güney Çin Denizinin sıcak ve nemli şartlarında gerçekleştirilen ilk seyir tecrübeleri ile üreticinin beyan ettiği güç değerlerinde önemli kayıplar yaşandığını da ortaya çıktı ki aslında bu da beklenen bir durumdu. Mesela İngiliz Tip45 muhripleri de kısa zaman önce Umman Körfezinin sıcak ortamına ilk kez geldiklerinde aynı sıkıntıları yaşadılar. Yine de 2008-2010 arasında Hint Okyanusunun gaz türbinleri için son derece zorlu ortamında uzun süre kalan Tip052B muhripleri ile elde edilen tecrübeler neticesinde UGT25000 toplam çözüm olarak kendini ispatladı ve Çin Donanması tarafından kesin kabûl gördü.
2011'de tamamlanan, takip eden ikinci safhada ise hassas malzeme ve üretim teknolojilerini de kapsayan daha yüksek yerel katkı hedefine de %98,1 ile ulaşılabildiği açıklandı.
Günümüzde devam etmekte olan üçüncü safhada ise Çin (muhtemelen yine Ukrayna katkısı ile birlikte) GT25000IC3 olarak adlandırılan özellikle ısıl verimin arttırılmasına ve yakıt tüketimin azaltılmasına yönelik geliştirmelerle 40MW gücünde bir deniz motoru üzerinde çalışmaktadır.
Ukrayna ve Çin merkezli bu gelişmelerin Rusya üzerinde de doğrudan etkileri olmuş durumda. Ukrayna ile arası tamamen bozulduktan sonra geleneksel olarak suüstü gemilerinde tamamen gaz türbini kullanan Rusya askeri gemi inşa alanında zor durumda kaldı. Bunu çözebilmek için neler yapacağını zaman gösterecek ama üç muhtemel seçenek düşünülebilir:
- Kendi ülkesinde sıfırdan deniz gaz türbini üretimine başlamak. Bunu gerçekleştirebilecek bilgi birikimi ve tecrübeye sahip olsalar da bu çözüm oldukça yüksek maliyetli ve zaman alıcı olacak.
- Suüstü gemilerinde tamamen nükleer tahrik sistemine geçmek. Rusya açısından teknolojik olarak en kolay ve hızlı çözüm ama gerek inşa gerekse idâme ve işletme maliyetleri çok yüksek olur. Bununla birlikte Rusyanın 2018 itibârı ile inşasına başlayacağı söylenen ilk sekiz adet Proje 23560 Sınıfı muhrip için gaz türbini seçeneğinden tamamen vazgeçtiği ve nükleer tahrik kullanacağı iddia ediliyor.
- En azından kendi üretimini sağlayana kadar, Çin'de çok hızlı bir şekilde gelişen deniz gaz türbini teknolojisinden (her ne kadar Ukrayna kökenli olsa da) yararlanmak.
İlerleyen zamanla birlikte hangi seçeneğin ağırlık kazanacağı da ortaya çıkacaktır.
Tabii bizim asıl meselemiz; Türkiye ne yapacak?
Kısa vadede Çinin yaptığı gibi bizim de, çok geç olmadan Ukrayna ile bu alanda da kapsamlı bir işbirliğine gitmemiz kesinlikle son derece faydalı olabilir ki köklü bir donanma tecrübesine ve deniz mühendisliği alanından aslında, bazı açılardan Çin'den de daha güçlü bir altyapıya ve yeteneğe sahip olan Türkiye ile böyle bir işbirliği yapmak Ukrayna için de gâyet faydalı olacaktır.
Böylece çok uzun zamandır hem adeta kanımızı emen, hem her fırsatta bize açıkça düşmanlık yapan hem de her an bir ambargo ile gemilerimizi kolayca hareketsiz bırakabilecek olan kemikleşmiş General Electric (ABD) - MTU (Almanya) - Renk (Almanya) sömürüsünden kurtulabilmek için önemli bir adım atabiliriz.
Orta vadede ise yine Çinin yaptığı gibi kendi milli motor teknolojilerimizi geliştirmek zorundayız ve bu hedefe ulaşamamak için gerek insan gücü gerekse maddi imkân açısından hiçbir geçerli sebep mevcut değil.
Evet fiili darbe girişiminin gerçekleştiği gördük, peki ya buna paralel yürüyen ama daha da tehlikeli olan Derin Darbe (pek yakında!) ve Daha da Derin Darbe (yakında!) ne olacak?
|