SeyrüseferAskeri Teknoloji → Torpilsavar Torpil (TST) Teknolojisi ve Yeni Bir Oyuncu!

Torpilsavar Torpil (TST) Teknolojisi ve Yeni Bir Oyuncu!

Seyir Defteri - Askeri Teknoloji
Perşembe, 08 Haziran 2017

Dümensuyu güdümlü torpil isabetiİlk torpillerin ortaya çıkmasıyla birlikte bu son derece etkili ve tehlikeli silahtan korunabilmek için bazı önlemler alma ihtiyacına bağlı olarak, uygulanabilecek karşı tedbirlere yönelik çalışmalar da ister istemez başlamış oldu. Özellikle İkinci Dünya savaşı esnasında hâsıl olan ihtiyaçlar sebebiyle söz konusu çalışmalar hızlanmıştı.

Atlantik Savaşı'nda alman denizaltılarından büyük zarar gören İngiltere karşı tedbir konusunda yoğun olarak çalışıyordu. İlk akustik güdümlü alman torpili olan T5 Zaunkönig'in (G7es) savaş esnasında hizmete girmesiyle alman denizaltılarının sebep olduğu tehdit seviyesi büyük ölçüde artınca bu birinci nesil güdümlü torpillere karşı kullanılmak amacıyla geliştirilen ilk karşı tedbir sistemi Foxer ingilizler tarafından hizmete alındı.

Aslında müttefik istihbaratı GNAT1 adını verdikleri bu yeni torpil teknolojisinin ilerlemesini uzun zamandır yakından izlemekteydi ve haberdâr oldukları söz konusu tehlikeli gelişmeyi karşılamaya yönelik olarak üzerinde çalışmaya başladıkları ilk akustik karşı tedbir ürünü olan Foxer teknolojisine 1943 itibarı ile ulaşılmış ve hemen akabinde amerikalılarla ve kanadalılarla da paylaşılmıştı.


Foxer çekili akustik karşı tedbir cihazı

Resim.1) Foxer çekili akustik karşı tedbir cihazları kıç güvertede su bombalarının üzerinde görülüyor. 19 Şubat 1944 tarihinde ingiliz Starling muhribi alman U-264 üzerine su bombaları ile hücum ederken.


Fakat Atlas Okyanusunu geçen nakliye filolarını korumakla görevli olan DSH muhriplerinin kıçtan suya salarak çektikleri bu cihazlar T5'in güdüm sistemini karıştırabilmek için o kadar yüksek seviyede gürültü yapıyorlardı ki alman denizaltılarının pasif sonarları artık eskisine göre çok daha uzaklardan düşman filolarını tespit edebilir hâle gelmişlerdi, artık avlarını daha kolay bulabiliyorlardı!

Her ne kadar başta amiral Dönitz olmak üzere almanlar akustik güdüm teknolojisine çok büyük ümitler beslemekte olsalar da ilerleyen zaman içinde öncelikle manyetik tapa sorunları olmak üzere muhtelif sebeplerle ve ilk nesil karıştırıcıların da etkisiyle beklenen başarı elde edilememiş, savaş esnasında ateşlenen 640 T5 sadece 45 gemi batırabilmişti.

Diğer taraftan almanlar akustik karşı tedbire dayanıklı daha gelişmiş bir güdüm sistemine sahip T11 Zaunkönig 2'yi geliştirmeyi başarsalar da bu yeni silah gerçek çatışmada kullanılamadan Almanya mağlup oldu ve savaş bitti.

Foxer, akustik torpilin güdüm yeteneklerini köreltmek amacıyla tasarlanmış bir gürültü yapıcıydı yani bugünkü tanımlamasıyla bir Yumuşak-İmha (Soft-Kill) karşı tedbir sistemi. Yumuşak-İmha başlı başına geniş bir konu olduğu için burada ele alınmayacaktır, belki başka bir zaman...

İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde ise güdümlü torpillerin hızlı yükselişi yaşandı. Soğuk savaş döneminde denizaltı teknolojilerine yapılan yatırımlar her iki tarafta da son derece büyüktü ve artarak devam ediyordu, taa ki bu mâli yük bir bakıma SSCB'yi batırana kadar.


Rus dümensuyu güdümlü torpidolarının hücum tarzı

Resim.2) Sovyet/Rus dümensuyu güdümlü torpidolarının hücum tarzını gösteren bir tanıtım çizimi.


Batı bu dönem boyunca teknolojik üstünlüğüne de güvendiği için İkinci Dünya Savaşı geleneğini devam ettirerek sadece Yumuşak-İmha (Yİ) yönünde sistemler geliştirmeye devam etti. Doğu ise bir yandan Yumuşak-İmha üzerinde çalışırken buna destek olabilecek bazı Sert-İmha (Hard-Kill) yöntemlerine de sahipti ama her iki taraf da uzun seneler boyunca güvenilir torpilsavar bir torpil geliştirmeyi başaramadı.

Bilahassa uçak gemilerine karşı 1958'de geliştirilmesine başlanan ve 1980'lerde iyice olgunlaşan bir Sovyet çözümü olan, karşı tedbir almanın hâlen çok zor olduğu, uzun menzilli ve dümensuyu güdümlü 650mm ağır torpillerin2 ABD tarafında sebep olduğu endişe neticesinde ilk ciddi torpilsavar torpil çalışması mevcut hafif DSH torpili olan Mk-46 temel alınarak ABD'de başlatıldı denilebilir.


Mk-46.mod7

Büyüyen dümensuyu güdümlü torpil tehdidine karşı ABD 1980'lerde, ulaşmış olduğu MK-46.mod5 seviyesindeki hafif DSH3 torpilini temel alan bir silahın geliştirilmesine kaynak ayırdı. Bu çalışma ile sadece torpillere karşı kullanılmak üzere geliştirilen 172 kadar Mk-46.mod7 üretildi ise de donanma gerçekleştirdiği denemeler sonucunda yeni silahı yetersiz bulup reddedince 1994 itibarı ile program sonlandırıldı, ilk teşebbüs başarısız olmuştu.

Fakat yine de bu çalışma ile sonraki aşamalar için gerekli olan temel bilgi birikimi ve tecrübe de elde edilmiş ve aynı zamanda söz konusu teknolojinin ne kadar zorlu olduğu anlaşılmıştı.


MU90HK

Bu yönde kayda değer ikinci çalışma olarak MU90HK'dan bahsetmek mümkündür. Günümüzün en gelişmiş hafif DSH torpillerinden biri olarak kabul edilen MU90 projesinin kökenleri 1980'lerde Fransa tarafından başlatılan MUréne ve İtalya tarafından başlatılan A290 çalışmalarının iki ülke arasından gerçekleştirilen bir işbirliği çerçevesinde birleştirilmesi ve MU90/Impact olarak adlandırılmasıyla ortaya çıkmıştır.


MU90/Impact Hafif Torpili

Resim.3) MU90/Impact hafif torpilinin torpilsavar olarak görev yapabilmesi amacıyla hazırlanan MU90HK'da mevcut Çukur İmla yerine Yüksek Patlayıcı harp başlığı kullanılmaktadır.


MU90 ile ulaşılan teknoloji seviyesi ile birlikte 2000'lere gelindiğinde artık gerçekten etkili bir torpilsavar torpil üretme hedefine ilk kez ulaşılabileceği de düşünülmeye başlanmıştı. Üretici şirket bu yönde hareket edip tasarım üzerinde bazı değişiklikle yaparak MU90HK4 adlı yeni bir torpili tanıtmaya ve pazarlamaya başladı.

Hem gemilerden hem de denizaltılardan fırlatılmaya uygun olarak tasarlanan HK sürümünde yapılan temel değişiklik mevcut v350 patlayıcısı içeren "Çukur İmlâ" harp başlığının, torpile karşı kullanılmaya daha uygun olan ve muhtemelen bir PBXN türevi içeren "Yüksek Patlayıcı" harp başlığı ile değiştirilmesi oldu. İlave olarak güdüm algoritmasında bazı değişiklikler yapılmış olması da kuvvetle muhtemeldir.

Üretici EuroTorp, matematik modeller vasıtasıyla elde ettiği benzetim sonuçlarına dayanarak son derece yüksek isabet oranları5 beyan etse de MU90HK'nın gerçek atış tecrübelerinde torpillere karşı denendiği yönünde açıklanmış bir bilgi mevcut olmadığı gibi bugüne kadar hiçbir donanma bu silahı bir TST6 olarak tedarik etmemiştir.

Doğrusu bu sonuç şaşırtıcı da değildir zira MU90 her ne kadar denizaltılara karşı son derece etkili bir silah olarak kabûl edilse de bir torpili başka bir torpil ile imha edebilmek günümüzün en zorlu mühendislik problemlerinden birini sunmaktadır. Velhâsıl MU90HK'nın da Mk-46.mod7'nin akıbetine uğradığı söylenebilir.


ATT

Elde ettiği pahalı ve başarısız Mk-46.mod7 tecrübesinden sonra ABD bu zorlu problemi çözebilmek için işe temelden ve tamamen doğru bir çözüm elde edebilmek için gerekli olan bazı özgün tasarım kavramlarının değerlendirilmesiyle başladı.

Aslında SSTD7 olarak adlandırılan, muhtelif Yumuşak-İmha (Yİ) ve Sert-İmha (Sİ) çözümlerinin bir bütün halinde ve hem yazılım hem de donanım tabanlı olarak birlikte geliştirilmesi ve uygulanması yönündeki bu yeni kavramın Sert-İmha bileşeni "Anti-Torpedo Torpedo" tanımlamasından kısaltılarak ATT olarak adlandırıldı.


ATT bir denemede uçak gemisinden fırlatılıldıktan sonra

Resim.4) ATT yapılan bir denemede uçak gemisinin (CVN-77) kıç sancak bordasındaki altılı kovandan fırlatıldıktan hemen sonra, Mayıs 2013.


Uzun yıllardır devam eden SSTD çalışmasına ait ATT bileşeninin geliştirilmesi için senede ortalama 50milyon $ civarında kaynak ayrılmaktadır ve program henüz tamamlanmış görünmemektedir. Yine de ilk ATT sistemlerinin 2016 itibarı ile bütün ABD uçak gemilerine yerleştirildiği ve kullanılmaya başlandığı söylenmektedir.

Dikkât çekici tasarım niteliklerine sahip olduğu için hem TST teknolojisinin geleceğinde ve belki daha önemlisi geleceğin toplam Sualtı Harbi kavramında çok önemli etkileri olacağı rahatlıkla iddia edilebilecek ATT teknolojisinin, eğer fırsat olursa daha sonra ayrıntılı olarak ele alınması düşünülmektedir.

171mm çapında ve 2,67m uzunluğunda olan yaklaşık 91kg'luk ATT aslına bakılırsa CVLWT8 programının sadece ilk ürünüdür ve bu kök üzerinde geliştirilmekte olan silahlar yakın gelecekten itibaren sualtı savaşının seyrini büyük bir ihtmâlle çok ciddi seviyede etkileyebilir.


Paket-NK / M-15

Günümüz itibarı ile resmî olarak gerçek donanma kullanımına giren ilk torpilsavar torpil Rusya kökenli Paket-NK sisteminin bir bileşeni olan M-15'tir ki şimdiden torpilsavar teknolojisinde tarihî bir nirengi noktası olarak kabûl edilebilir.

Paket-NK olarak adlandırılan sistem iki farklı torpili bünyesinde barındırmaktadır. Bunlardan biri denizaltılara karşı kullanılmakta olan MTT, diğeri ise torpillere karşı kullanılan M-15'tir. Her ikiside 324mm çapında olan silahlar gemi üzerindeki fırlatma kovanlarında birlikte bulundurulur ve muhtemel bir DSH senaryosunda katmanlı sualtı savunması yapabilme imkânı sağlarlar ve sistem bu açıdan da türünün ilk örneğidir.


Paket-NK/M-15 Torpilsavar Torpili

Resim.5) Paket-NK/M-15 torpilsavar torpili fırlatma kovanı içinde.


MTT ve M-15 eşdeğer çapta olsalar da tamamen farklı nitelikte torpillerdir ki görev ihtiyaçları arasındaki farklar sebebiyle böyle bir durumun oluşması kaçınılmazdır. Bu açıdan bakıldığında Rusların daha önceki Mk-46 ve MU90 denemelerinde ortaya çıktığı üzere mevcut bir DSH torpilinden torpilsavar meydana getirme konusundaki büyük zorluklardan da ders çıkarttıkları ve bu kez DSH ile TST alanlarını mantıklı bir şekilde birbirinden ayırdıkları söylenebilir.

2015 ve 2016 senelerinde Baltık denizinde yapılan gerçekçi şartlardaki tatbikatlarda M-15 torpili Proje 636.3 sınıfı denizaltıdan fırlatılan torpilleri iki kez imha etmeyi başardı. Paket-NK sisteminin, sahip olduğu dikkat çekici nitelikler sebebiyle daha sonra kapsamlı olarak ele alınması düşünülmektedir.


Diğerleri

Bu sahada çalıştığı bilinen bazı başka ülkeler de mevcuttur ki bunların başında Almanya gelmektedir. SeaSpider, almanların çok uzun zamandır üzerinde çalıştıkları katı yakıtlı bir roket motoruna sahip TST çözümüdür. 210mm çapındaki torpil 194cm uzunluğunda ve 107kg ağırlığındadır, henüz herhangi bir donanmanın kullanımına girmiş değildir.

Çinin torpilsavar teknolojisi alanında çalıştığını gösteren resmî bir bilgi henüz mevcut olmasa da yapılan arge çalışmaları, bilimsel yayınlar ve Çin donanmasının son derece hızlı gelişimi göz önüne alındığında bu alanda çalışıyor olma ihtimâlleri son derece yüksektir ve [Resim.6] belki de ilk Çin torpilsavar torpiline aittir.


Çinin yeni geliştirdiği bir hafif torpil, kovandan fırlatıldıktan hemen sonra

Resim.6) Yeni geliştirilen Çin hafif torpilinin nadir bir görüntüsü. Çeşitli kaynaklar bu silahın muhtemelen 324mm Yu-9 veya Yu-11 DSH torpili olabileceğini iddia ediyor. Bununla birlikte torpilin Uzunluk/Çap oranı ve kuyruk tasarımı göz önüne alındığında daha küçük çaplı (belki 190-230mm civarı) bir torpilsavar olması da mümkün görünüyor, şimdilik kesin birşey söylemek zor.


İlgi çekici bir şekilde Japonya ve İngiltere'de Sert-İmha yönünde doğrudan bir çalışma henüz mevcut gözükmese de her iki ülke donanmalarının da aslında beklendiği üzere, bir süre sonra ABD'nin geliştirdiği ATT'ye yönelmesi kuvvetle muhtemeldir. Benzer şekilde MU90HK sonrasında Fransa ve İtalya da TST alanında şimdilik sessiz görünmektedir.

Artık Türkiye bile TST teknolojisi ile ilgilenmeye başladığına göre Güney Kore ve Hindistan gibi ülkelerde de kısa vadede benzer çalışmalara başlanması (eğer henüz başlamadıysa) söz konusu olabilir.


TORK

Gelelim TST alanındaki en yeni oyuncu olarak ortaya çıkan Türkiye'ye. "TORpido Karşı Tedbir" tanımlamasından kısaltılarak TORK olarak adlandırılan çalışma yukarıda kısaca bahsedilen ATT (ABD), M-15 (Rusya) ve SeaSpider (Almanya) projeleri ile birlikte temelden itibaren sadece torpilsavar torpil amacıyla tasarlanan bilinen ilk çalışmalardan biri olarak kabûl edilebilir.

TORK çalışması, bilindiği kadarıyla 2014 yılında TÜBİTAK tarafından TEYDEP kapsamında Aselsan'ın desteklenmesiyle başlamıştır. Sadece bir sene sonra ilk kavramsal tasarım modeli [Resim.7] kamuoyuna tanıtılmıştı.


Tanıtılan ilk Tork modeli

Resim.7) Aselsan tarafından tanıtılan ilk Tork torpili modeli.


Geçtiğimiz Mayıs ayı içinde ise tamamen farklı niteliklere sahip olan ikinci tasarım [Resim.8] tanıtıldı. Bu ikinci modelde ilkine göre tamamen farklı bir kuyruk tasarımı, biraz farklı bir kafa yapısı ve farklı bir uzunluk/çap oranı dikkât çekmektedir ve ayrıca torpilin elektrik tahrikli olacağı da artık anlaşılmıştır.

Eğer yeni tasarımın [Resim.8] en azından haricî olarak nihaî durumu yansıttığını kabûl edersek bu konuda bazı yorumlarda bulunmak da artık mümkün olabilir. İDEF 2017'ye gidip gerçek modeli görmedim çünkü Üsküdar'dan çıkıp Beylikdüzü'ne gitmek ve geri dönmek çekilecek dert değildi doğrusu ama yayınlanan fotoğraflara bakılırsa TORK'un yaklaşık 200mm çapında, 2m uzunluğunda ve kabaca 100kg ağırlığında olabileceği tahmin edilebilir görünüyor. Dolayısı ile fizikî boyutlar açısından görev amacına uygun gayet makûl bir tasarım olduğu söylenebilir.


Tanıtılan ikinci Tork modeli

Resim.8) Aselsan tarafından tanıtılan ikinci Tork torpili modeli.


Bununla birlikte mevcut tasarımın, çok geç olmadan dikkâte alınması gereken bazı ciddi kusurlara sahip olduğunu da ifade etmek gerekir:

Göze çarpan en önemli husus bir bütün olarak sevk sistemini ve dümenleri de kapsamak üzere toplam kuyruk tasarımda tercih edilen hatalı yaklaşımlardır. Aslında bu kadar bâriz kusurların TORK üzerinde mevcut olmasının temel sebebi göründüğünden çok daha derinde yatmaktadır ki bu durum aynı zamanda Türk savunma sanayinin başarısı üzerinde de doğrudan çok zararlı etkilere sebep olmaktadır.

Bu husus; açıklamak biraz uzun olabileceği için ve aynı zamanda konu, bağlantılı diğer iki proje olan Akya ve Orka çalışmalarını da kapsadığından, bu yazıyı takip etmesi düşünülen ve yine Aselsan tarafından gerçekleştirilen Orka Hafif Torpil projesinin kısa bir değerlendirmesi ile birlikte ele alınacaktır.

İkinci sıkıntılı husus tahrik sistemi seçimidir. Doğrusu TORK üzerinde tercih edilen elektrikli tahrik; tasarım, maliyet ve uygulama kolaylığı açılarından bakıldığında en uygun çözüm gibi görülebilir. Ama diğer taraftan bu kadar özel amaçlı bir silahın tasarımında sayılan bu kıstaslar ikincildir zira TORK için asıl olan sistemin torpillere karşı olan taktik uygunluğu ve başarısıdır ki tahrik sistemi tercihi bu başarı üzerinde doğrudan etkilidir. İşte bu zorlama sebebiyle; ATT üzerinde çok gelişmiş bir kapalı-çevrim kimyevi-ısıl motor (SCEPS9) ve M-15 ile SeaSpider üzerinde de katı yakıtlı roket motorları tahrik sistemi olarak (mecburen) tercih edilmiştir.

Son olarak TORK üzerinde kullanılacağı açıklanan sonar aynasının boyutlarından bahsedilebilir. Söz konusu ayna mevcut kafa tasarımının burun düzlemenin bile tamamını kullanmamaktadır ki ayna alanının güdüm sisteminin etkinliği üzerindeki etkisi aşikâr olduğu göz önüne alınırsa bu hususun da bazı yetersizliklere sebep olabileceği ve en azından bu safhada, kafa/sonar optimizasyonu açısından bir sıkıntının söz konusu olabileceği iddia edilebilir.

Harp başlığı ve tapa gibi bu projenin başarısı üzerinde çok önemli etkileri olan diğer ayrıntılar hakkında bilgi mevcut olmadığı için bu hususlarda söylenebilecek birşey de yoktur.


ATT M-15 SeaSpider TORK
Üretici ABD Rusya Almanya Türkiye
Çap - mm 171 324 210 ~200
Uzunluk - m 2,7 3,1 1,9 ~2
Ağırlık - kg 91 ~400
107 ~100
Sürât - dm/s ?
~50 ~50
?
Asgari Menzil - m
?
100
?
?
Azami Menzil - m
?
1.400
~1.000
?
Asgari Derinlik - m ? 40 ? ?
Azami Derinlik - m ? 800 ~400 ?
Tahrik Sistemi SCEPS9 Roket Roket Elektrik
Güdüm
Aktif/Pasif Aktif/Pasif Aktif/Pasif ?
Harp Başlığı - kg 5 ~50 ? ?
Harp Başlığı Türü ? Yüksek Patlayıcı Yüksek Patlayıcı
?
Tapa Akustik Yakınlık
? Akustik Yakınlık
?
Tasarım Başlangıcı 1995 ? 1999 2015
Hizmete Giriş 2014 2013 Henüz Girmedi! Henüz Girmedi!

Çizelge.1) Bazı temel TST verilerinin karşılaştırılması. Buradaki veriler eksikler ve hatalar içerdiğinden zaman içinde güncellenebilir ve değişebilir!


TORK ile Türkiye'de böyle bir çalışmaya başlanmış olması bile son derece önemli bir gelişmedir ama gerçekten başarılı bir sonuç elde edilebilmesi asıl önemli olandır. Diğer taraftan torpilsavar torpil (TST) teknolojisinin ortaya koyduğu büyük zorlukları hafife almak ciddi sonuçları da beraberinde getirebilir.

TORK ile alâkalı olarak şimdilik daha fazla birşey söyleyebilmek pek mümkün değil, devam edecek bölümde Orka adı verilen hafif torpil projesinin de bazı açılardan ele alınması düşünülmektedir...

♦ Açıklamalar

1. GNAT: ingiliz istihbaratı tarafından geliştirilmekte olan alman akustik güdümlü torpiline verilen kod adıdır ki "GermaN Acoustic Torpedo" ifadesinden kısaltılmıştır. [geri]
2. Dümensuyu güdümlü 65-76'ların geliştirilmesi 1976'da tamamlandı ve 1982 itibarı ile de Sovyet donanmasının denizaltılarında kullanılmaya başlandı. [geri]
3. DSH: Denizaltı Savunma Harbi [geri]
4. Buradaki HK Hard-Kill'den mülhem [geri]
5. Dümensuyu güdümlü torpillere karşı %77, aktif/pasif sonar güdümlü torpillere karşı %85. [geri]
6. TST: Torpilsavar Torpil [geri]
7. SSTD: Surface Ship Torpedo Defence - Suüstü Gemisi Torpil Savunması [geri]
8. CVLWT: Common Very Light Weight Torpedo tanımlamasında kısaltma. [geri]
9. SCEPS; Stored Chemical Energy Propulsion System ifadesinden üretilmiş bir kısaltmadır. Otuz sene kadar önce Mk-50 Barracuda için geliştirilen bu sistem için rahatlıkla günümüze kadar geliştirilmiş en üstün torpil tahrik sistemi denilebilir. [geri]

♦ Kaynaklar

1. The Naval Institute Guide to World Naval Weapon systems, Norman Friedman
2. The Conduct of the War at Sea - an Essay, 1946, Karl Dönitz
3. U.S. Navy Program Guide, 2015
4. Director, Operational Test and Evaluation FY 2015 Annual Report, 2016
5. 国外反鱼雷鱼雷技术现状及发展趋势, 2012, 崔贵平
6. Torpedoes and Their Impact on Naval Warfare, 2017, Arthur E. Burke
7. http://www.uboataces.com
8. http://bastion-karpenko.ru
9. http://www.seaspider.info
 







Telif Hakkı © 1997-2020 [uskudar.biz] - sürüm 5.5.1 - Bütün Hakları Saklıdır. Kullanım şartları için tıklayın!
Joomla! GNU/GPL lisansı altında özgür bir yazılımdır.