Soru: Rusyanın ve Çinin [1], [2] vs. gibi kaynaklardaki sistemlere yönelik ilgileri ve yetenekleri hakkındaki görüşler nelerdir.
Cevap: Soruya temel teşkil eden ilgili makalelerde bahsi geçen ve konvansiyonel olmayan denizaltı tespit sistemlerinin bir alt başlığını oluşturan COKC temelli donanımlar aslında yeni bir teknoloji değildir.
Denizaltıları tespit etmeye yönelik olarak geliştirilen sistemler iki başlığa ayrılabilir; akustik temelli olanlar ve akustik temelli olmayanlar. İkinci Dünya Savaşından bu yana hakim yöntem kendi içinde muhtelif alt bölümlere de ayrılabilecek olan akustik temelli yaklaşımlar başka bir ifadeyle sonarlardır ve bunun dışında kalan bütün diğer yöntemler ise konvansiyonel olmayan yaklaşımlar olarak adlandırılabilir.
Burada bahsi geçecek olan yöntem(ler) ise kendi içinde oldukça geniş bir kapsamı olan akustik olmayan yaklaşımların sadece bir bölümünü teşkil eden ve icât eden SSCB mühendisleri tarafından COKC olarak adlandırılan donanımlardır.
COKC Rusça "СИСТЕМА ОБНАРУЙЯ КИЛЬВАНТОНО СЛЕДА" ifadesinden elde edilmiş bir kısaltmadır ki okunuşu "Sistema Obnarujenia Kilvaternovo Sleda" gibi olduğundan Batı kaynaklarında, okunduğu gibi yazılmak suretiyle SOKS olarak daha yaygın olarak kullanılır. İfadeyi türkçeye çevirirsek rahatlıkla "Dümensuyu Tespit Sistemi" diyebiliriz.
Resim.1) Birinci nesil Dümensuyu Temelli Akustik Olmayan Denizaltı Tespit Sistemi - COKC.[3] Öndeki iki Proje.641 (Nato tanımlaması Foxtrot) sınıfı dizel-elektrik denizaltının güverteleri üzerinde dörder adet anten görülebiliyor, 1970'lerin ikinci yarısı olabilir.
COKC'a gelmeden önce yine ilk kez SSCB'de geliştirilen benzer bir teknolojiden bahsetmek gerekir. Bilindiği kadarıyla 1958 itibarı ile torpiller için ilk dümensuyu güdüm sistemi çalışmaları başlatıldı ve ilk ürün 1965 senesinde ortaya çıktı: 53-65.
533mm bu torpil 1968'de Sovyet donanmasına kabûl edilerek kullanıma girdi. Temelde ABD'nin uçak gemisi görev gruplarına karşı geliştirilen ve Sovyet donanma stratejisinde özel bir yeri olan dümensuyu güdümlü torpiller daha sonra gelişmelerini sürdürmeye devam etti. 1982'de hizmete giren 650mm 65-76 bu alanda bir dönüm noktası olarak kabûl edilebilir.
Batı ise bu teknolojiye oldukça uzun süre uzak kaldı ve kullanıma giren ilk dümensuyu güdüm sistemi Ruslardan otuz sene kadar sonra Almanlar tarafından üretildi ve ilk olarak Fransız F17.mod2 üzerinde 1990'ların sonunda hizmete girebildi. Bilâhare İtalyan A-184 ve Black Shark ve Alman DM2A4 üzerine de uygulanmıştır, geliştirilmekte olan Fransız F21 üzerinde de bulunacaktır.
ABD ve İngiliz torpilleri üzerinde dümensuyu güdüm sistemi mevcut değildir. Mk48.mod7 veya mod8 üzerine ilave edileceği söylense de şimdilik kesin bir bilgi mevcut değil.
Akya üzerinde bulunacağı söylenen dümensuyu güdüm sisteminin de Fransız ve İtalyan torpillerinde olduğu gibi büyük ihtimâlle Alman kökenli olacağı iddia edilebilir.
Dümensuyu güdüm teknolojisinin torpiller üzerinde başarılı sonuçlar vermesi neticesinde denizaltılar tarafından diğer denizaltıları aramak için de kullanılabileceği fikrinin ortaya çıkması da şaşırtıcı olmasa gerektir ki muhtemelen 1967 civarında bu yöndeki ilk çalışmalar da başlatılmıştır. 1969 itibarı ile de birinci nesil sistemlerin [Resim.1] bazı Sovyet denizaltıları üzerinde kullanılmaya başlandığına yönelik veriler mevcuttur.
Resim.2) Konvansiyonel olmayan denizaltı tespit sistemi SOKS, Proje.971/Schuka-B (Nato tanımlaması Akula) sınıfı bir denizaltı üzerinde. Burada üç farklı bileşeni görülen sistem muhtemelen MNK-300. Donanımın dümensuyu içindeki; türbülans seviyesini, lüzûcî değişimleri, radyoaktiviteyi, ısıl sapmaları, kimyevî farklılıkları vesaire ölçebildiği düşünülmektedir.
Geçtiğimiz yaz aylarında konuyla ilgili bazı ABD kaynaklı istihbarat belgelerinin üzerindeki gizliliğin kaldırılmasıyla birlikte takip eden aylarda bu belgelere dayanarak yapılan bazı yayınlarla uzun senelerdir gözlerden uzak kalan bu konu gündeme gelmiş oldu.
Bu arada, henüz yayınlanan 1974 tarihli söz konusu istihbarat belgelerindeki pek çok önemli ayrıntının silinmiş olduğuna dikkât çekmek uygun olur. Eski olmasına rağmen bazı verilerin hâlâ korunuyor olması söz konusu teknolojinin ne kadar hassas olduğu yönünde bir gösterge olarak da değerlendirileblir.
Resim.3) Dümensuyu Tespit Sistemi SOKS'a ait bir bileşen Proje-971 kulesinin hücum kenarı üzerinde görülüyor.
SOKS'u tek bir yönteme bağlı bir donanım olarak değerlendirmemek gerekir. [Resim.2] vasıtasıyla görülebileceği üzere COKC'un farklı amaçlara/yöntemlere sahip ve elde edilen verilerin değerlendirmesine dayanan bir tümleşik sistem olduğu düşünülebilir. Ayrıca program üzerindeki yüksek gizlilik sebebiyle açık kaynaklarda yeterli veri elde etmek neredeyse imkânsız olduğundan donanımın işleyişi ve gerçek yetenekleri hakkında kesin konuşmak da mümkün değildir.
Bu durumda konuya tersten yaklaşmak düşünülebilir, şöyle ki:
Su içinde hareket eden bir denizaltı, çevresindeki akışkan ortam üzerinde kaçınılmaz olarak fizikî etki kaynaklı bazı değişiklere sebep olur. Bütün bu hidrodinamik kökenli oluşumlar yanında ilave olarak bir takım kimyevî ve hatta biyolojik farklılıkların ortaya çıkması da kaçınılmazdır.
Nazarî açıdan işte dış etken kaynaklı bütün bu değişimler algılanabilir, ölçülebilir ve değerlendirilebilir nitelikte olduklarından istenen bir amaç için mesela buradaki konu göz önüne alındığında su içindeki bir denizaltının tespit edilebilmesi için kesinlikle kullanılabilir.
Resim.4) Su tünelinde gerçekleştirilen bir denizaltı model deneyi ve girdap yapısının boya ile incelenmesi.[4] Gövdenin hareketinden kaynaklanan hidrodinamik dümensuyu etkileri çevre şartlarına da bağlı olarak onlarca mil uzunluğunda olabileceği gibi günlerce sonra dahi(!) tespit edilebilecek bazı izleri suya bırakır.
Uygulama açısından düşünüldüğünde ise kuramsal altyapı, çözüm yöntemlerinin geliştirilmesi, ölçümler ve hesaplama için gereken teknolojik imkânlar vesaire gibi değişkenler üzerinden ele alındığında ne seviyede bir etkinlik elde edilebileceği; ar-ge çalışmalarının verimine, maddi kaynaklara ve belki de hepsinde önemlisi çalışkanlık, azim, dürüstlük, vatanseverlik gibi kültürel kıstaslara göre belirlenir diyebiliriz ki doğrusu bu son bölüm başımızdaki en büyük derttir desek yeridir.
Resim.5) Üstteki resimde 70m uzunluğundaki bir geminin arkasında bıraktığı ısıl-dümensuyu izinin 3.500m'lik bölümü görülmektedir.[6] Altta ise sualtındaki bir küre etrafında DNS ile ReD=1.1170 için hesaplanan dümensuyu içindeki girdap yapıları 70xÇap mesafesine kadar gösterilmiştir.[7]
Yukarıdaki sebepler de göz önüne alındığında şimdilik Sovyet/Rus kökenli COKC adlı dümensuyu tespit sisteminin önemli sayılabilecek yetenekte bir donanım olabileceği tahmin edilebilir. Mesela bu donanımın daha 1985 senesinde Atlas Okyanusundaki ABD balistik füze denizaltılarının yatak yerlerini tespit etmek için gerçekleştirilen bir operasyonda, bir SSBN'nin Proje.671RTM sınıfı (Nato tanımlaması Victor 3) bir denizaltı tarafından ve MNK-100 sınıfı COKC kullanılarak tespit edilip altı gün boyunca fark edilmeden takip edilebildiği yönündeki bilgilerin doğru olduğu varsayılırsa gayet etkin olabileceği mümkün görünebilir.
Yazının başlangıcındaki soru aynı zamanda güncel ABD kaynaklarının tam bu alanda malûm bir sebepten öne çıkarmaya başladığı üzere Çin'i de kapsamaktaydı. Doğrusunu söylemek gerekirse mevcut bilimsel ve teknolojik altyapısı göz önüne alındığında Çinin güncel şartlara uygun bir COKC eşdeğeri sistemi geliştirebilmesi henüz çok zayıf bir ihtimâl olarak gözüküyor. Fakat bu alanda da çalışmakta olduklarını tahmin etmek için müneccim olmaya gerek yok ve orta vadede ne olur denirse cevap vermek zor olmaz; çalışan eninde sonunda kazanır...
Batı'daki Çalışmalar
COKC eşdeğeri bir akustik olmayan sistemin Batı donanmalarında gözükmesi çok yakın bir zamana kadar mümkün olmadı ve ayrıca şimdiye kadar sadece ingiliz denizaltılarında gözlemlenebildi. Fakat durum Batı'da da bu alanda çalışmalar yapılmadığı anlamına da gelmemektedir.
Resim.6) İngiliz Trafalgar Denizaltısı üzerinde SOKS![5]
Önce İngiltere ile başlarsak; Galiba on sene kadar önce COKC taklidi bir sistem ilk kez Trafalgar sınıfı bir SSN üzerinde [Resim.6] görüntülenmişti. Daha sonra aynı sınıftan Tireless denizaltısı üzerinde ilgi çekici bir başka donanım görüntülendi. [Resim.7] vasıtasıyla görülebileceği üzere kule hücum kenarının üst tarafından bulunan üç bileşenden oluşan özel amaçlı sonar dizininin akustik temelli dümensuyu tespiti için olabileceğini tahmin ediyorum. İlave olarak kulenin sancak tarafından bulunan düzlemsel dizinin de aynı donanımın bir parçası olması muhtemel görünüyor (kulenin iskelesinde ise böyle bir dizin mevcut değil).
Resim.7) İngiliz Tireless denizaltısı üzerinde muhtemel bir başka dümensuyu algılama sistemi.[5]
Bir de aslında daha eski döneme ait [Resim.8] üzerinde görülebilen Swiftsure sınıfının kulesinin iskelesine yerleştirilmiş özel amaçlı bir donanım daha var ki bunun da dümensuyu tespitine yönelik bir cihaz olması kuvvetle muhtemel.
Velhâsıl ingilizlerin bu alanda devamlı olarak çalıştıkları ve muhtelif çözümler denedikleri de ortada ki Batı ülkeleri içinde bu alanda en ileri donanmanın ingilizler olduğu söylenebilir. Ayrıca resmi olarak doğrulanmış olmasa da ingiliz denizaltılarının, yapılan tatbikatlarda ABD denizaltılarına karşı kendi SOKS sistemleri ile etkili sonuçlar alabildiklerine yönelik bilgiler de mevcut ama bu verilere ne kadar güvenilebileceği tartışmaya açık.
Resim.8) Swiftsure sınıfı ingiliz denizaltıları üzerinde bir başka muhtemel dümensuyu algılayıcısı.[5]
Fransanın da SOKS benzeri teknolojiler üzerinde çalıştığı yönünde izlenim oluşturabilecek bazı bilimsel makâlelere yakın dönemden itibaren rastlamak mümkündür. Benzer şekilde ABD tarafında da bu teknolojilere yönelik olarak akademik çalışmaların kabaca 10-15 senedir artarak devam ettiği gözlemlenebilmektedir ve son olarak Almanya'da da bu teknolojiler üzerinde yoğun olarak çalışılmaktadır. Diğer taraftan konu üzerindeki araştırmalar yüksek gizlilik kapsamında olduğundan açık kaynaklar vasıtasıyla ulaşılabilen veriler bütün dünya genelinde son derece kısıtlıdır.
DSH'nin ve dahi Türkiyenin Geleceği
Denizaltıları tespit edebilmek için ihtiyaç duyulan teknolojiler 21.yüzyıla gelene kadar büyük ölçüde pasif sonarlar tarafından karşılanabiliyordu. Fakat bilhassa konvansiyonel Havadan Bağımsız Tahrikli denizaltıların hem giderek gelişmesi hem de sayılarının artması yanında nükleer tahrik sistemleri için yeni nesil Doğal Çevrim teknolojilerinin iyice olgunlaşmış hâle gelmesiyle artık pasif sonar teknolojisinin denizaltılara karşı etkinliği neredeyse hiç kalmadı.
Bu husus bilhassa küresel hakimiyeti elinde tutmak isteyen güçleri daha gelişmiş ve konvansiyonel olmayan teknolojilere yönelmek zorunda bıraktı ki bunlardan biri de akustik olmayan denizaltı tespit sistemleridir.
Dolayısı ile önümüzdeki dönemde kısa vadede bile bu alanda çok ciddi atılımların yaşanması beklenebilir. Bu durumun Türkiye üzerinde de ciddi etkilere sebep olacağı aşikârdır.
Akdenizin sayıca en büyük denizaltı gücüne sahip Türk Donanması akustik olmayan teknolojilerde yaşanması beklenen bu âni teknolojik sıçrama sebebiyle bir anda çok zor bir durumda kalabilir. Çünkü bu teknolojileri geliştirecek ve üretecek olanlar biz değiliz, muhtemel düşmanlarımız.
Bizim teknoloji geliştirmekle ile pek işimiz olmaz, hem zaten denizaltı, sonar vesaire gibi alanlarda dünyanın en ileri ülkelerinden biriyiz hem dünya süperbilgisayar liginin müstesnâ bir oyunucusuyuz ve hem de ne lâzım olursa hemen gidip almanlarla veya fransızlarla olmadı ingilizlerle bi ikili anlaşma daha patlatırız herşey anında hâlloluverir kafasındayız...
Türkiye Cumhuriyetinin bekası için en hassas birkaç konudan biri kesinlikle donanmanın denizaltı gücüdür, tayyare gemileri falan değil. Ülkenin nasıl bir denizaltıya ve hangi denizaltı teknolojilerine ihtiyacı olduğuna ve ne yapılması gerektiğine bir asırdır olduğu gibi biz değil de başkaları karar vermeye devam ettiği müddetçe ne beklenebilir ki!
Diğer taraftan güç sayıyla veya metreyle de ölçülemez (ama ciğer ve yürek ile ölçülür) misâl 1939 itibarı ile İtalyan denizaltı filosu hem tonaj hem de nitelik açısından Akdenizin değil Dünyanın bir numaralı gücüydü! Bu kağıt üzerindeki güç ile ne yapabildiler?
♦ Kaynaklar1. http://www.popularmechanics.com/military/navy-ships/a28724/submarine-sonar-soks/ 2. http://www.ibtimes.co.uk/declassified-cold-war-files-reveal-how-soviets-sneaked-behind-enemy-submarines-without-sonar-1648945 3. Resim.1) Штурм Глубины / Энциклопедия отечественного подводного флота - https://ok.ru/shturmglubini 4. Dye Visualisation of Wake Flow around a Model Submarine at Yaw, 2016, S. K. Lee - L. P. Erm - M. B. Jones 5. Resim.6-7-8) https://forum.sub-driver.com/ 6. Jets, Wakes and Momentum Eddies in Stratified Fluids and Their Surface Signatures: Laboratory Experiments, Theoretical Modeling and Possible Applications, 2011, S. I. Voropayev - I.A. Filippov - Y.D. Afanasyev - G.I. Barenblatt - H.J.S. Fernando - S.N. Smirnov - B. McEachern - R. Morrison - C. Nath 7. Numerical Study of Turbulent Manoeuvring-Body Wakes: Interaction With a Free Surface, 2011, Watchapon Rojanaratanangkule - T. Glyn Thomas - Gary N. Coleman
|