Her zaman ciddi meselelerden bahsetmenin alemi yok. Bu seferki yazı biraz eğlence amaçlı olarak kabul edilebilir ki bu sebeple ciddiye alınması da gerekmez. Eh, deniz dalgasız olmaz!
Uzun zamandan beri Atmaca adı verilen ilk milli gemisavar güdümlü mermi projesinin varlığı ile ilgili bâzı bilgiler mevcut. Diğer taraftan, proje henüz tamamlanmamış olduğu için füzenin neye benzediği hakkında bile elle tutulur bir bilgi mevcut değil.
Zaten menzil vesaire gibi pek çok verinin gizli kalması daha makûl olacağı için de durum gayet iyi olarak değerlendirilebilir ama zaman içinde pek çok hassas bilginin ortaya çıkabileceği de yakın geçmişte diğer bâzı askeri projelerde yaşananlar da dikkate alındığında, tahmin edilebilir.
Çeşitli SSM1 yayınlarında açıklanmış bulunan çok kısıtlı veriler üzerinden proje ile alâkalı olarak şimdiden bâzı sıradan değerlendirmeler yapılabilir. Yine de burada yapılacak değerlendirmeleri pek ciddiye almamak daha uygun olacaktır çünkü elimizde henüz hiçbir güvenilir veri yoktur.
Günümüze kadar SSM, Atmaca ile ilgili olarak iki tamamen farklı füze görüntüsü yayınladı. Bunlardan ilki Harpoon/Exocet tarzı bir tasarıma işaret etmekteyken ikincisi son derece farklı bir tasarım anlayışını yansıtmaktaydı.
Asıl heyecan verici olan bu ikinci yaklaşım olduğu için makalenin bu tasarım üzerinden devam etmesi daha iyi olacaktı. Ne de olsa (eğer böyle bir durum varsa) lisans altında bir Harpoon, Exocet ya da C-Star ortak üretimi veya benzeri bir taklit füze pek de heyecan verici bir gelişme sayılmaz, öyle değil mi?
Bugüne kadar Atmaca füzesinin gerçek bir görüntüsü yayınlanmadı. Eldeki veriler; füze güdüm başlığına ait sergilenen modeller ile bâzı SSM sunumlarında yayınlanan iki resimden ibâret demiştik. Söz konusu iki resim içinden dikkât çekici olan ise aşağıda [Resim.1] görülen füzedir ki bu yazının konusunu oluşturmaktadır.
Resim.1) Üst bölüm SSM tarafından yayınlanan bir belgenin 31. sayfasının görüntüsüdür. Alt bölümde de füze ile ilgili bâzı dikkât çeken ayrıntılar biraz daha yakından gösterilmiştir.
Şimdi kısaca bâzı hususları ele almaya başlayabiliriz.
Yukarıdaki SSM belgesinde dikkât çeken ilk husus sayfanın başlığı. SSM için resmî dilin türkçe değil ingilizce(!) olmasının garâbetini şimdilik bir kenara bırakırsak bu başlıktan çıkartılabilecek sonuç kısaca şöyle olur:
Atmaca projesi kamuoyu tarafından Türkiye'de geliştirilen ilk gemisavar güdümlü mermi projesi olarak biliniyor. Ama bu başlığa bakınca Atmaca projesinin bütün bir füze çalışması değil de sadece bir füze için geliştirilen güdüm başlığından ibâret olduğu anlamı çıkıyor denilebilir. Doğrusu çok ilginç bir durum. Zaten bugüne kadar füze ile ilgili sergilenenler de sadece bu güdüm başlığından ibâretti.
Peki eğer böyleyse füzenin geri kalanı nedir? Mesela iddia edildiği gibi bir C-Star mı? Her neyse, bu hususu fazla uzatmadan kesip asıl meseleye geçebiliriz.
[Resim.1]'deki güdümlü mermi, kavram olarak günümüzde dünya üzerinde kullanılmakta ve hatta geliştirilmekte olan bütün diğer gemisavar füzelerden ayrılmaktadır. Diğer gemisavar füzelere nazaran oldukça büyük gövde yan oranı değeri ve ayrıca büyük ve hareketli ön kanatlar tasarımın temel farklılıklarını oluşturmaktadır.
Böyle kavramlar kısmen daha önce dünya çapında başka bâzı güdümlü mühimmat projelerinde de uygulanmıştı fakat yukarıdaki tasarım yine de tamamen kendine has ve özgün olarak değerlendirilebilir. Mesela ön kanatlar ele alınırsa;
[A0-A1-A2] dikkâtlice incelendiğinde görülebileceği gibi ön kanatlar, [X] dizilişine sahip oldukları halde, alışılmadık bir şekilde asimetrik kesite sahip. Her ne kadar bulanık olsa da [A1]'de bu durum kendini belli ediyor. Ayrıca [A0-A2] de bu hususu kesin olarak ispatlıyor. Görüldüğü gibi kanatların alt ve üst satıhlarını oluşturan yüzeyleri, 3B yüzey/katı modelleme ile uğraşanların kolayca algılayabileceği gibi farklı yapıda. Havacılık piyasasında kullanılan yaygın 3B modelleme yazılımları göz önüne alındığında kanat yüzeylerinin Beziér veya Coon yamaları ile oluştuğu ve asimetrik kesite sahip oldukları için de yüzeylerin yapılarını oluşturan yamaların böyle bir dağılım gösterdikleri açıktır.
Kanat kesiti için kesin konuşmak mümkün olmasa da laminer naca64(?)xxx serisinden bir kesit olduğu tahmin edilebilir. Çizim üzerinden yapılan değerlendirmeye göre kanat uzunluğu yaklaşık 0,75m ve kesit uzunluğu yaklaşık 0,165m olarak tahmin edilebilir. Bu duruma kanatların yaklaşık olarak 2,4e06 civarındaki Reynolds sayılarında çalışacakları da öngörülebilir.
Diğer taraftan kanat yerleşimleri de ilgi çekicidir çünkü kanatlar asimetrik kesitli olmalarına rağmen aynı yönde yerleştirilmiştir. Bu durumda kanatlar sıfır derece hücum açısında iken düz bir uçuşta, füze devamlı olarak boyuna ekseni etrafında (kıçtan bakarsak) saat yönünde dönecektir! Doğrusu bu tür bir füze için pek olağan bir durum değil. Oysa kanatların komşu kanatlara göre simetrik yerleştirilmesi beklenirdi ki füze kendi ekseni etrafında dönmeden uçabilsin. Bu sebeple 3B model üzerinde kanatların hatalı olarak yerleştirildiği tahmin edilebilir ama belki de bunun başka bir açıklaması vardır...
[C]'de görüldüğü gibi kanatlar menteşeli ve gövde üzerine katlanıyor. Fakat daha önemlisi kanatların hepsi bağımsız kumanda motorlarına sahip ve hareketli. Bu durum, piyasadaki mevcut gemisavar füzelerine göre çok daha yüksek manevra yeteneği anlamına gelecektir. Özellikle günümüzün gelişmiş füzesavar sistemlerine karşı etkili olabilmek ve isâbet ihtimalini arttırabilmek için çok yüksek manevra yeteneği ihtiyacı kaçınılmazdır. Böylece füzenin son yaklaşmada çok keskin manevralar yaparak mesela Phalanx gibi göreceli olarak yetersiz çok yakın savunma sistemlerini kolayca atlatabileceği düşünülebilir.
Fakat hava soluyan bir füze olduğu ve sadece tek hava alığına sahip olduğu düşünülürse füzenin üç eksende gerçekten çok keskin manevralar yapabilmesi pek mümkün olamayacaksa da sadece yatay düzlem üzerinde iyi seviyede bir manevra imkânı ve çeviklik söz konusu olabilir.
İlave olarak bu füze rakiplerine nazaran deniz yüzeyine daha fazla yaklaşıp yüzeydeki değişiklikleri daha iyi takip ederek tespit edilebilmesini daha da zorlaştırabilir ve özellikle ağır deniz koşullarında füze kendini daha iyi gizleyebilme imkanına da kavuşabilir.
Tabii büyük kanatlar sayesinde daha uzun menzile erişmek de söz konusu olacaktır. Diğer taraftan bu büyük kanatların bâzı olumsuz etkileri de beklenebilir; radar kesit alanının artması gibi. Fakat eğer yeteri kadar yüksek bir çeviklik elde edilebilecekse RKA'nın biraz artmasına değer doğrusu.
[D]'de görülen pitot da önemli bir ayrıntı fakat hava alığı eksenine yerleştirilmiş olması ilgi çekici. Yine de füzenin hız ölçümü için sadece GPS'ye bağımlı kalmaması açısından son derece önemli.
[B]'de kovan kılavuzları görülüyor. Kesin bir şey söylemek zor olsa da gövde üzerinde sabit gibiler. bu da ilgi çekici bir diğer tercih...
Hava alığı [E] gövdenin dışında ki böylece yakıt taşıma kapasitesi biraz daha artırılabilir. Yine de hava alığının tasarımı açısından, özellikle yerleşimi ve şekli düşünüldüğünde, radar kesit alanı hususu pek dikkâte alınmamış gibi görünüyor.
Füzenin kesin ölçüleri belirsiz. Fakat denizaltıdan fırlatma yeteneğine de sahip olacağının söylendiği göz önüne alınırsa, uzunluk ve çap olarak en fazla Harpoon civarında olacağı tahmin edilebilir. Bugüne kadar yayınlanan İstanbul sınıfı genel maksatlı fırkateyn tasarımları incelendiğinde görülebileceği gibi güverteye bu defa alışıldık bir çift Mk141 kovanı (2x4 Harpoon) yerine 2x8 Atmaca kovanı yerleştirildiği düşünülürse Atmaca'nın belki Harpoon'a yakın uzunlukta ama biraz daha küçük çaplı ve biraz daha hafif bir füze olması beklenebilir. Meselenin iyi tarafı her gemi üzerinde taşınabilecek gemisavar füze sayısının iki katına çıkacak olmasıdır.
Eğer bu yönde eşdeğer uzunluğu esas alırsak [Resim.1]'deki füzenin bâzı fizikî değerleri yaklaşık olarak elde edilebilir. Bu durumda muhtemelen Harpoon'a göre daha fazla yakıt ve daha uzun menzil diğer taraftan daha küçük harp başlığı ve buna bağlı olarak daha düşük tahrip gücü tahmin edilebilir ki bu da üst paragraftaki meselenin kötü tarafına karşılık gelebilir.
Füzenin daha büyük yan oranına sahip olmasının da etkisiyle ve çap ve uzunluk olarak da Harpoon'dan daha büyük olmayacağı öngörüsüyle denilebilir ki bu füzenin harp başlığı 90±5kg ve muhtemelen PBX esaslı patlayıcı içerecektir ve bu miktar; bir gemisavar füze için gerçekten biraz küçük kabûl edilebilir, kabaca ifade etmek gerekirse bu büyüklükte bir harp başlığı 1.500ton üstü bir askeri gemiyi kolay kolay batıramaz, savaş dışı bırakabilmesi ise füzenin sadece SHM'yi2 hedef alıp vurabilecek yetenekte gelişmiş bir güdüm sistemine sahip olup olmamasına göre değişir. Ama belki taşınabilen füze sayısını artmasıyla daha etkili bir salvo hücumu gerçekleştirilebilecek olmak bu zaafı gidermeye yeterli olabilir hatta bâzı taktik üstünlükler de sağlayabilir.
Peki Atmaca bu resimdeki gibi bir füze mi olacak? Şimdiden kesin konuşmak mümkün değil. Yine de böyle özgün bir tasarım ortaya çıkma ihtimalinin; Akya, Yakamoz gibi aynı dönemde ortaya çıkan diğer bâzı deniz projeleri ile birlikte değerlendirildiğinde pek kuvvetli bir ihtimâl olmadığı düşünülebilir. Günümüze kadar açıklanan veriler ışında yapılabilecek en iyi tahmin; üzerinde yerli olarak üretilmiş bir güdüm başlığı bulunan ama daha geleneksel bir tasarım anlayışını yansıtan ve belki C-Star'a benzer bir füze olabileceği yönündedir, en azından şimdilik...
Ama olur da yukarıdaki gibi özgün bir güdümlü mermi ortaya çıkarsa Atmaca gerçekten dünya çapında ses getirecek bir proje haline gelebilir.
|