Bir vefat sebebiyle evde toplandığımız bir gece mahalle camiinin imamı da geldikten sonra Kuran'ı Kerim tilâveti ve dualar gerçekleşti. Bilâhare oluşan sohbet ortamında çok genç ve işinin ehli bir insan olan imam pek ilgi çekici bir konuya da kısaca temas etmişti.
Birkaç sene kadar önce Beşiktaş'taki bir otelde İslam milletlerinin temsilcileri arasında bir toplantı tertip edilmiş. Bu toplantıya Brezilya Müslümanlarını temsilen katılan heyet, pirlerinin Abdurrahman Bağdadî olduğunu beyan edince bizimkiler adını ilk defa duyduklarından biraz şaşırmışlar.
Daha sonra konuyu araştırınca söz konusu kişinin Osmanlı Donanmasında Gemi İmamı olarak görev yapan Bağdatlı Şeyh Abdurrahman Efendi olduğunu olduğunu öğrenince biraz daha şaşırmışlar. Nihâyetinde, yanlış hatırlamıyorsan Süleymaniye Kütüphanesinde, bütün bu vukuatın nasıl gerçekleştiğini anlatan kitabı bulunca da olayların nasıl cereyan ettiğini öğrenebilmişler.
İşte 1871 senesinde Tesliyetü'l Garib adıyla Şeyh Abdurrahman Bağdadî tarafından Arapça olarak yazılan ve Antepli Mehmet Şerif tarafından Türkçeye çevirilen ve nihayet 140 sene sonra 2011 senesinde N.Ahmet Özalp tarafından bugünkü harflerle ve sadeleştirilerek tekrar yayına hazırlanan kitap bu sayfanın konusunu oluşturmaktadır.
1865 Eylülünde İstanbul'dan ayrılarak Basra'ya doğru yola çıkan iki gemiden müteşekkil filonun hikayesini anlatan tek kitap bu değil. Diğer kitap olan Seyahatnâme-i Bahr-i Muhit daha önce tanıtılmıştı.
Eserin Sözbaşı bölümünden ilk iki paragrafı alırsak;
"Ben, gühankâr, fakir Abdullah oğlu Abdurrahman, aslen Bağdatlı'yım. Şam-ı Şerif'te yaşıyorken kimi zorluklar, beni burayı da terk etmek zorunda bıraktı. Bir süre gurbete çıktım. Sonunda, bin bir sıkıntı ve güçlükle İstanbul'a geldim. Burada, imamlık göreviyle, önceden tanıştığım Kaptan-ı Derya Ateş Mehmed Paşa'nın hizmetine girdim. Bir süre sonra Mehmed Paşa ölünce, Deniz Kuvvetleri'ne imam oldum.
O sıralarda Donanma'dan iki geminin Okyanus yoluyla Basra'ya gönderilmesi hususunda Padişah buyruğu çıktı. Ben de uzak ülkeleri gezmek görmek istiyordum. Bu, bana tam da isteğime uygun bir fırsat olarak göründü..."
Aslında aynı geminin mürettebatında iki kişinin bağımsız olarak yazdığı bu kitaplar birbirlerini tamamlaması açısından da çok önemli.
Mesela ilk kitap "Seyahatnâme-i Bahr-i Muhit" de müellif Mühendis Faik Bey gemi imamının Brezilya'da kaçıp gittiğinden bahsetmektedir, tabii meselenin aslına vâkıf olmadığından.
Fakat bu ikinci kitapla anlıyoruz ki gemi İmamı, gemi Komutanının bilgisiyle ve izniyle hareket etmiş ve Brezilya'da büyük bir baskı ve zulüm altında yaşayan Müslümanların bilgisizlik içinde daha fazla mahvolmalarına engel olabilmek ve bunu sağlarken de ülkeler arasında bir krize sebep olmamak için birlikte böyle bir senaryo uygulamışlar.
Allah hepsinden razı olsun!
Resim.1) Bağdatlı Abdurrahman Efendi tarafından kaleleme alınan Brezilya Seyahatnamesi adlı kitabın günümüz diline çevrilmiş üçüncü baskısının kapağı.
Bu kitaba kitapçılarda uzun zaman rastlayamayınca mecburen yayıncının dükkânına gitmek icâb etti. Aynı durumda kalırsanız;
- Kitabevi Yayınları, Çatalçeşme Sokak, No:46, Cağaloğlu, İstanbul.
|