Seyir Defteri -
Kütüphâne
|
Çarşamba, 12 Aralık 2018 |
Saymadım ama hayatımın erken dönemlerinde herhalde yüz, ikiyüz civarında roman okumuşumdur. Yaklaşık olarak on ila onyedi yaşları arasındaki bu dönemden sonra bu tür kitaplar okumak bana zaman kaybı gibi gelmeye başlamış ve edebiyatın farklı türlerine yönelme ihtiyacı hâsıl olmuştu.
Bu sebeple sonraki dönemde artık eğlence yerine öğrenme ve bilgi edinme isteği ağır basar gibi olunca çocukluktan beri en büyük ilgi alanım olan denizcilik ağırlıklı olmak üzere tarih, istihbarat ve siyaset, ilave olarak da hatırat ve biyografi tarzı kitaplarla zaman harcamaya başladım. Henüz saf bir şekilde bilginin değerli ve önemli olduğunu düşünüyordum...
|
Devamını oku...
|
|
Seyir Defteri -
Kütüphâne
|
Cuma, 02 Kasım 2018 |
Lingua Franca tâbirini, zamana ve mekâna bağlı olarak değişim gösteregeldiği hâliyle; farklı ana dillere sahip milletlerin aralarında anlaşmak için kullandıkları bir ortak dil olarak tanımlayabiliriz. Bu terimi tâkiben yazıya konu olan kitabın başlığını meydan getiren diğer ifade olan Levant ise kesin olarak belirli bir sınıra tâbi olmasa da Doğu Akdeniz kıyıları ve yakın çevresi olarak tanımlanabilir.
Velhasıl bu kez kısaca tanıtılacak kitap "The Lingua Franca in the Levant - Turkish Nautical Terms of Italian and Greek Origin" adlı eserdir. Görüldüğü gibi kitap her ne kadar tamamen türkçe ile alâkalı olsa da ingilizce olarak kaleme alınmış ve yayınlanmıştır.
|
Devamını oku...
|
Seyir Defteri -
Kütüphâne
|
Cumartesi, 11 Şubat 2017 |
Herhalde geçen Kasım ayının sonları gibiydi, akşamın bir saatinde Üsküdar iskelesi civarındaki duraklardan belediye otobüsüne bindim. Bir müddet yol almıştık ki iskele tarafta, cam kenarı koltuğunda dalgın bir şekilde dışarıyı seyretmekteyken sancaktan, izlemekte olduğum bölge ile alâkalı bir soru geldi. Gayrî ihtiyarî soruyu soran kişiye baktığımda 25-30 yaşlarında, o âna kadar yanımda oturduğunun farkında bile olmadığım bir genç ile göz göze geldim.
Kullandığı türkçe'de yabancı şivesi mevcuttu ama ilginç bir şekilde tam olarak kökeni ayırt edememiştim, oysa genellikle bunu anlamak kolay olurdu. Mevzu uzadıkça durum merakımı çekmeye başladı. Bilâhare çocuğun amerikalı bir mormon papazı olduğunu öğrendim. Üsküdar bir süredir baş hedeflerden olduğu için ortalık bilhassa protestan misyoner kaynamaktaydı ama bir mormon misyoner, işte bu ilginçti.
|
Devamını oku...
|
Seyir Defteri -
Kütüphâne
|
Perşembe, 19 Ocak 2017 |
Yusuf Efendi 55 kişilik yolcu ile birlikte 1674 senesinde İskenderiye'den İstanbul'a doğru bir gemi ile hareket eder. Fırtınaya yakalanan ve bir adanın kayalıklarına çarpıp parçalanarak batan gemiden kurtulanların hikayesinin anlatıldığı bu eser pek çok açıdan son derece değerlidir. 17.yüzyıl itibarı ile Türklerin nasıl bir denizci dili kullandıkları, Kuzey Afrika ocaklarına bağlı Türk Korsanları ve genel olarak Türk milletinin denizciliği gibi alanlarda çok kıymetli ipuçlarına bu kitap sayesinde ulaşılabilmektedir.
Belge, bahsedilen olayların gerçekleşmesinden kısa bir süre sonra bütün bu tecrübeyi bizzat yaşayan ve eski bir köle olan Yusuf Efendi tarafından kendisini azâd eden Elhac Abdurrahman Efendi'ye yaşadıklarını aktarmak ve bilgi vermek amacıyla yazılmış ve gönderilmiştir.
|
Devamını oku...
|
Seyir Defteri -
Kütüphâne
|
Pazar, 25 Eylül 2016 |
Tanıtılacak eser, henüz Türkçe bir tercümesi mevcut olmadığı için maalesef ingilizce. Aslında kitabın hikayesi de gayet ilginç. Almancası ortalarda olmadığı gibi belgenin Almanca ismi hakkında bile bir bilgiye henüz ulaşılamadı. Meşhur amirâl Karl Dönitz tarafından 1945 civarında yazılan eserin ulaşılabilen sürümü "The Conduct Of The War At Sea - An Essay by Admiral Karl Dönitz" adıyla, ABD donanma istihbaratı tarafından o zamanlar ingilizceye çevrilerek yayınlanan belgedir.
Uzun seneler boyunca ABD donanma arşivinde gizli belge olarak bulunan ve erişimin kısıtlı olduğu bu belge üzerindeki gizlilik ancak çok kısa bir süre önce kalkmıştır. Giderek artan inşa hızlarına bağlı olarak 1942'nin sonlarına doğru meşhur Tip VII denizaltılarının sayılarının yeterli seviyeye ulaşmasıyla Dönitz nihayet kafasındaki düşünceleri sahada uygulayabilme imkânına kavuşabilmişti.
|
Devamını oku...
|
Seyir Defteri -
Kütüphâne
|
Cumartesi, 14 Kasım 2015 |
Bir vefat sebebiyle evde toplandığımız bir gece mahalle camiinin imamı da geldikten sonra Kuran'ı Kerim tilâveti ve dualar gerçekleşti. Bilâhare oluşan sohbet ortamında çok genç ve işinin ehli bir insan olan imam pek ilgi çekici bir konuya da kısaca temas etmişti.
Birkaç sene kadar önce Beşiktaş'taki bir otelde İslam milletlerinin temsilcileri arasında bir toplantı tertip edilmiş. Bu toplantıya Brezilya Müslümanlarını temsilen katılan heyet, pirlerinin Abdurrahman Bağdadî olduğunu beyan edince bizimkiler adını ilk defa duyduklarından biraz şaşırmışlar.
|
Devamını oku...
|
Seyir Defteri -
Kütüphâne
|
Pazartesi, 14 Eylül 2015 |
Zekeriyazâde, donanma halkının aylıklarını vermek göreviyle Kapudân-ı Derya Piyale Paşa kumandasında Akdeniz'e açılan bir tersane katibidir. Kendisi hakkında ayrıntılı bilgi mevcut değildir. Ferah adını verdiği kitabı ise içinde bulunduğu Cerbe Savaşı'nın (1560) bütün ayrıntılarını bize vermesi sebebiyle çok değerlidir.
Tek nüshası bulunan kitap Üsküdar'da Hacı Selimağa Kütüphanesinde 768 numarada kayıtlıdır. Müellif İstanbul'dan çıktıktan sonra savaş kazanılıp ta İstanbul'a dönünceye değin gördüklerini, duyduklarını, olup bitenleri olduğu gibi vermek yolunu tutmuştur.
|
Devamını oku...
|
Seyir Defteri -
Kütüphâne
|
Cumartesi, 09 Kasım 2013 |
Tabiat İlimleri'nin zahirî ve sathî sihrine kapılan, ama bunlar hakkındaki bilgileri ise çoğu kere avâm için yazılmış olan vülgarize kitapların düzeyini aşmayan bir takım düşünür ve müfessirler ise Kur'ân'ın Tabiat İlimleri'nden yararlanarak tefsirini yeni bir tefsir metodu olarak telâkki etmişler ve ister muhkem isterse müteşâbih olsun, bütün âyetleri zorlamacı bir biçimde aklîleştirmeğe, Tabiat İlimleri ile ilişkili kılmaya kalkışmışlardır.
Bunlar Tabiat İlimleri'ni olduğundan daha güçlü göstermeğe çalışırken öte yandan da, son zamanda, bir takım kimseler Tabiat İlimleri'nin toplum üzerindeki etkilerini ve (aşağıda açıklanacağı gibi zâten mevcûd olmayan) ahlâkî yanını(!) tenkid ederek Pozitif İlimler'i islâmîleştirmek sûretiyle (!) ahlâkîleştirilmesi gerektiğini savunmağa başlamışlardır.
|
Devamını oku...
|
Seyir Defteri -
Kütüphâne
|
Çarşamba, 28 Ağustos 2013 |
Bursa ve İzmir adlarını taşıyan iki Osmanlı savaş gemisi, 19. yüzyılın ikinci yarısında, görevlendirildikleri Basra Körfezine gitmek üzere İstanbul'dan yola çıkarlar. Rotası, Akdeniz'i aşıp Afrika kıt'asını dolaşarak Basra'ya ulaşmak olan bu seyahatin seyri hiç de planlandığı gibi olmaz.
Yakalandıkları fırtına nedeniyle yollarını kaybeden iki gemi Brezilya sahillerinden Bombay'a kadar çeşitli limanlarda zorunlu ziyaretlerden sonra ancak görev yerlerine ulaşırlar. Mühendis Faik Bey tarafından kaleme alınan bu eserde, on üç ay süren zorlu fakat bir o kadar da renkli bir seyahatin bütün aşamaları çarpıcı bir üslûpla dile getirilir.
|
Devamını oku...
|
|
|
|