Tarih -
Muhtelif Konular
|
Çarşamba, 21 Ağustos 2013 |
Yüzyıllar boyunca, çok kısa bir zaman öncesine kadar İstanbul'un en önemli nakil vasıtası kayıklardı. Şekil, biçim ve kürek sayısı itibarı ile amaca göre üretilmiş çeşitli kayık türleri mevcuttu. Bu kayıkların inşası, bakımı ve kürek ile denizde sevk edilmesi de çok önemli bir iş sahası oluşturuyordu.
Osmanlı döneminde insanlar baba adları, memleket adları ve aldığı lâkaplardan ayırt edilirdi. İstanbul'un kayıkçı esnafını oluşturan insanların da aldıkları lâkaplar mevcuttu. Hepsini saymak zor olmakla birlikte kayıkçı esnafı sayım defterinden alınmış en azından bazılarını sıralayabiliriz.
|
Devamını oku...
|
|
Tarih -
Muhtelif Konular
|
Salı, 29 Mayıs 2001 |
Yanlış hatırlamıyorsam Ocak 2000 tarihinde, İstanbul'daki Deniz Müzesine yaptığım bir ziyaret sırasında duvarda asılı duran ve aşağıda gördüğünüz Barbaros Hayrettin Paşa'nın ünlü Sancağı'nın altında müze tarafından yazılmış sancak ile ilgili açıklamaları okuduğumda gözlerime inanamadım.
Söz konusu açıklamalarda özetle; resmin ortasındaki kılıcın alt bölümünün mason pergeli, kılıcın üst bölümünün ise hristiyan haçı olarak nitelendirildiğini ve teslisi simgelediğini ve Paşa ile etrafındakileri masonik bir hıristiyan ve yahudi karması (alttaki Mühr-ü Süleyman ya da diğer bir ismiyle Davut Yıldızı sebebiyle) olduğunun açıkça iddia edildiğini belirtsem sanırım yeterli olur.
|
Devamını oku...
|
Tarih -
Muhtelif Konular
|
Pazartesi, 26 Mart 2001 |
93 Harbi diye bilinen Türk - Rus savaşının her tarihî olay gibi deniz harp tarihi yönünden de ibret dolu dersleri vardır. Bu harpte İdris Bey sayesinde, Osmanlı imparatorluğu bahriyesine ilk defa torpido silâhı girmiş ve müteakip senelerde ehemmiyeti anlaşılarak kullanılmaya başlanmıştır. Kendi sahasında Türk bahriyesinde reform yapmış olan bu zat, çok seneler sonra ancak yüzbaşı rütbesine kadar yükseltilen İdris Bey'di.
Onun değil bir resmini, adını dahi güçlükle bulmanın üzüntüsünü duyuyoruz. 1877-1878 Harbi'nde Osmanlı bahriyesi dünyanın en modern ve en kuvvetli birkaç donanması arasında olduğu halde mağlubiyete uğradı. Burada da tarih bize teknik ve ilmin bir örneğini vermiştir. Sultan Abdülaziz devrinde ulaştığı büyük güce rağmen bu donanma cari tabya tatbikatları ile olgunlaşmamış, Boğaz'da bir süs gibi kalmıştır.
|
Devamını oku...
|
Tarih -
Muhtelif Konular
|
Çarşamba, 18 Ağustos 1999 |
Sultan Mehmed Han [Allah kabrini nurlandırsın] zamanında Midilli feth olunup kâfirlerin elinden alındı. Sultanın emri ile kul taifesinden bazı kimseler, kaleyi beklemek üzere tayin olunup yazıldılar. Bu erlerin kalede kalmaları kararlaşınca, bunlar, şevketlü padişah hazretlerine arzuhalde bulunup, şöyle dediler:
"Bizim burada kalmamızı ferman buyurdunuz. Emriniz can baş üstüne! Gerekir ki bizim ihtiyaçlarımızı da gideresiniz. Zira biz burada bir alay bekâr adamlarız. Bu yer ise bir adadır. Bu taraflarda Müslümanlık yer de yoktur ki onlarla tanışıp, kendi başımıza bir çare bulalım. Elhasıl bizim burada böyle kalmamız çok zordur. Biz buna razı olamayız. Bize bir çare buluverin"
|
Devamını oku...
|
Tarih -
Muhtelif Konular
|
Çarşamba, 03 Eylül 1997 |
Büyük denizici Hızır Reis'i anlamak için onu evvela denizle kıyaslamalıyız. Bazen saf ve berrak, bazen haşin ve vurucu, bazen kudretli ve kükreyici olan denizle... Çünkü Hızır Hayreddin Paşa engin dehası içinde denizin enginliğini taşımak suretiyle çok üstün zaferlere kavuşmuştur.
Barbaros Hayreddin’in Fransa zaferinden bahseden Sandovil Barbaros’u şöyle anlatır:
“İnce zekalıydı, alayı ve şakayı severdi. Kızdığı zaman sesi ve sözleri birdenbire azamet peyda eder ve pervasızlaşırdı. Cesurdu, tedbirliydi. Harp başlamadan önce uzağı görür, savaş başladıktan sonra ise çok sert olurdu.”
|
Devamını oku...
|
Tarih -
Muhtelif Konular
|
Pazar, 03 Ağustos 1997 |
Girit adasının fethine Sultan İbrahim zamanında başlanmış, Avcı Sultan Mehmet zamanında tamamlanmıştı. 1821'de Yunan istiklâlini hazırlayan Heten'a Cemiyeti elini buraya da atmış, Rumların ayaklanması sağlanmış ve Türklerin can ve mal emniyeti son bulmuştu. Açıkgöz Rumlar, bunu Avrupa basınına kendi lehlerine ulaştırmayı başarmışlar ve Türklerin katliâma giriştiği propagandasını yaymışlardı.
1825'te yapılan Girit ve Sisam ayaklanmaları çok kanlı olmuştu. 1866'da birçok Avrupa devletinden para ve silâh yardımı sağlayan bir ihtilâl hareketi meydana getirmişlerdi...
Bu sırada Avrupalılar araya girerek, Girit için bir özel idarenin kurulmasını istediler. Bu yeni idare bugün Kıbrıs'ta olduğu gibi, Rumların gelişip teşkilâtlanmasına yardım etti.
|
Devamını oku...
|
|
|
|