Lehistan donanması günümüzde beş adet denizaltıya sahiptir. Bunların biri 1986'da hizmete giren Proje 877E sınıfı Sovyet denizaltısıdır. Kalan dördü ise Ula (Tip 210) sınıfı denizaltıların tedârik edilmesinden sonra Norveç tarafından hizmet dışına çıkartılan ve 2002'de Polonya'ya hediye edilen, 1964-67 arasında inşa edilmiş Kobben (Tip 207) sınıfı araçlardır. Aslında Norveç'ten beş Tip 207 alınmıştı ama beşincisi sadece yedek parça olarak kullanılmıştır.
Tip 207, zamanında Almanyanın kendi donanması için inşa ettiği Tip 205 sınıfı denizaltıların Norveç için uyarlanmış bir sürümüdür. Artık faydalı kulanım ömürlerini tamamlamış durumda olan ve Polonya donanmasının ihtiyaçlarını karşılayabilmekten uzak olan bu dört denizaltının üç yeni denizaltı ile değiştirilmesini kapsayan proje birkaç sene önce "Program Orka" tanımlamasıyla başlatılmıştı.
Polonyalıların tarih boyunca iki büyük düşmanı olmuştur; en büyük düşmanları Almanlar ve ikinci büyük düşmanları da Ruslar'dır. Bu hususta meşhur bir atasözleri de mevcuttur; "Póki swiat swiatem, Polak Niemcowi nie bedzie bratem."
Bu sözü lehçeden türkçeye çevirmeye çalışırsak şöyledir: Dünya durdukça Polonyalı ve Almanlar dost olmayacaktır! Eh doğru söze ne denir...
Almanların ve Rusların arasında sıkışmış durumdaki Polonyalılar tarih boyunca büyük eziyetler çektiler ve aslına bakılırsa sadece bir millet onlara dostça davrandı; Türkler. Yakın tarih dönemindeki şartlar sebebiyle iki ülke arasındaki ilişkiler bir asırdan fazladır asgari düzeye inmiş olsa da geçmiş çok farklıydı. Bu ilişkiler sebebiyle ortaya çıkan durumlara bağlı olarak mesela Üsküdarın biraz ilerisindeki Polonezköy'ü herkes duymuştur ama altında yatan hikâyeyi yine de fazla insan bilmez veya ismini yine herkesin bildiği Nazım Hikmet'in aslen bir Polonyalı olduğunu da...
Ama burada konu tarih değil denizaltılar olduğuna göre ayrıntıları ele almadan önce Polonya donanmasının harekât sahası olan Baltık Denizini ve çevreleyen ülkeleri dile getirerek işe başlamak uygun olabilir. Baltık Denizi kuzeyde İsveç ve Finlandiya, doğuda Estonya, Litvanya, Letonya ve Rusya, güneyde Polonya ve Almanya ve batıda da Danimarka ile çevrilidir.
Bu ülkelerden Finlandiya, Estonya, Letonya, Litvanya ve Danimarkanın donanmalarında denizaltı mevcut değildir. Diğer ülkelerdeki mevcut durum ise aşağıdaki gibidir:
- İsveç: 5 denizaltı, 3'ü A19 ve 2'si A17 sınıfı
- Rusya: 3 denizaltı; Proje 636.3 sınıfı
- Almanya: 6 denizaltı; Tip 212A sınıfı
- Polonya: 5 denizaltı; 1'i Proje 877E ve 4'ü Tip 207 sınıfı
Baltık denizi fiziki olarak bâzı belirgin niteliklere sahiptir. Bunların başında son derece sığ olması gelir ve ortalama derinlik sadece 57 metredir. Bunun yanında tuzluluk seviyesinin son derece düşük ve aynı zamanda gâyet soğuk bir deniz olduğunu da belirtmek gerekir. Yüzölçümü 374.000km2 kadardır ki bir fikir vermesi açısından Karadeniz'in kaplandığı alan ise 432.000km2 civarındadır.
Resim.1) Baltık denizinin derinlik haritası. Birkaç küçük bölge dışında derinlik 200'yi geçmez ve ortalama derinlik ise 57m kadardır.
Deniz suyunun ortalama sıcaklığı kış aylarında 1-2°C yaz aylarında ise 16-17°C civarında seyreder. Bâzı bölümlerinde deniz yüzeyi kışın buzla kaplanır. Sıcaklık ve tuzluluk dağılımına bağlı olarak Baltık denizinde oluşan kendine has fizikî niteliklerden denizaltı harbi açısından en önemli olan; ortalama 15-20m'de bulunan, termoklin1 ile güçlenmiş bir haloklin2 tabakasıdır.
Program Orka
Orka programı çalışması başladığından bu yana gerek taktik gerekse teknik isterlerde bâzı önemli değişiklere gidilmiştir. Son safhada ulaşılan durumda ise inşa edilecek yeni denizaltılarda kara hedeflerine yönelik seyir füzesi bulunması noktasına gelinmiş bulunmaktadır.
Orka programı başladığında işin içinde denizaltılara uzun menzilli füze yerleştirilmesi gibi bir fikir mevcut değildi. Fakat Polonya donanması tarafından değil ama siyasetçileri tarafından 2014 senesinde aniden(!) denizaltılara uzun menzilli seyir füzeleri yerleştirilmesi talebi ortaya atıldı ki bu sebeple Orka Programı ister istemez gecikmeye de uğradı ve 2015 itibarı ile ihalenin sonuçlanması beklenmekteyken şimdi öngörülen tarih ise 2017 senesidir. Şu anda muhtemel füzelerin teklif edilen denizaltılara uyarlanması konusundaki ayrıntılar üzerinde çalışıldığı söylenmektedir.
Denizaltıların seyir füzesine sahip olması gerektiği yönündeki siyasi kararın (ki sadece Rusya'yı hedef aldığı aşikârdır) hemen akabinde Polonya Savunma Bakanı ABD'ye giderek BGM-109 Blok IV talep ettiklerini resmen iletmişti. Diğer taraftan BGM-109 Tomahawk bugüne kadar sadece İngiltere'ye satılmıştır. İspanya da bir süre önce Alvaro de Bazan sınıfı muhripleri için Tomahawk talep etmiş ve ABD meclisi satışa onay vermişti. Bununla birlikte İspanya daha sonra alımı iptâl etti ki bunun gerçek sebebinin ABD'nin füzelerin ne zaman ve nasıl kullanılacağı yönündeki ağır kısıtlamalarından kaynaklandığı sanılmaktadır. Resmî bir açıklama olmasa da İngilizlerin bile ellerindeki füzeleri ne zaman ve nerede kullanacakları yönünde bağımsız olmadığı söylenmektedir.
ABD Polonyanın talebine henüz kesin cevap vermediyse de bunun karşılığında ne alacağına bağlı olarak satışın gerçekleşmesi mümkün olabilir. Üçüncü dünya savaşına giden yolda Rusyanın çepeçevre balistikfüzesesavar alt sistemleriyle (ne yazık ki bu sistemlerden biri de Türk topraklarında bulunmaktadır) kuşatılması çalışmasının kilit ülkelerinden olan ve söz konusu sistemlerin topraklarına yerleştirilmesine izin veren Polonyanın buna karşılık olarak istediği BGM-109 Blok IV füzeleri alabilmesi belki mümkün olabilir.
Resim.2) Tomahawk Blok IV bir tecrübede denizaltı torpil kovanından fırlatıldıktan sonra uçuşa geçmiş durumda.
Polonyanın elindeki ikinci seçenek Fransız MdCN (Missile de Croisiére Naval) füzesidir. Fransa bu füzenin satışı için ABD'nin aksine siyasi bir zorluk çıkartmasa da bu füzeyi ancak Orka pogramı için teklif ettiği Scorpène 2000 denizaltısı ile birlikte vereceğini fakat füzeyi tek başına satmayacağını ifâde etmektedir. Bu yaklaşım sebebiyle Fransanın hâlen ihale içinde kalabilmesi mümkün olabilmektedir zirâ iki ülke arasında son dönemde yaşananlar da göz önüne alındığında Fransanın ihaleyi kazanma ihtimâli neredeyse tamamen MdCN'ye bağlıdır demek mümkündür.
Ve 2015 itibarı ile Polonyanın elinde üçüncü bir seçenek daha mevcuttur: Norveç. Bu ülke kendi gelecek nesil denizaltı programı ile Polonyanın Orka programının birleştirilmesi halinde Polonya'ya geliştirmekte olduğu gelecek nesil seyir füzesini satmayı da teklif etmektedir. Kongsberg tarafından geliştirilmekte olan bu Norveç füzesi hakkında ayrıntılı bilgi henüz mevcut olmasa da yeni nesil bir gemisavar füze olan NSM temelli olarak kara hedeflerine karşı kullanılmak üzere tasarlanan, 533mm torpil kovanlarından fırlatılabilen bir seyir füzesi olacağı düşünülmektedir. Norveç'in kendi denizaltı inşa programında kesinlikle İsveç ile çalışmayacağı yönündeki beyanı doğru kabûl edilirse ve Norveç ihalesinde Almanyanın kazanma ihtimalinin Fransadan daha yüksek olduğu düşünülürse bu füzenin tercih edilmesi halinde Polonyanın yeni denizaltısının da Alman kökenli olacağı ihtimali ağırlık kazanabilir. Özet olarak denizaltı-füze bağlamında ihtimâller yüksekten alçağa göre sıralanırsa:
- A26 - BGM-109 Blok IV / Tahmini füze menzili yaklaşık 1.500km
- Scorpène 2000 - MdCN / Tahmini füze menzili yaklaşık 1.000km
- Tip 212 - NSM-Kara / Tahmini füze menzili yaklaşık 600km
- Tip 214 - NSM-Kara / Tahmini füze menzili yaklaşık 600km
- Tip 214 - BGM-109 Blok IV / Tahmini füze menzili yaklaşık 1.500km
şeklinde bir tahminde bulunmak mümkün olabilir. Polonyanın üç denizaltı için kullanılacak fırlatma yöntemine (torpil kovanı veya dikey fırlatma) de bağlı olarak 24-32 kadar seyir füzesi almak istediği öngörülmektedir.
Avustralya için Collins sınıfı denizaltıları tasarlayan ve Avustralya'da inşa eden İsveç aslında bu denizaltıları gerek mekanik gerekse elektronik olarak BGM-109 Blok IV Tomahawk füzelerini kullanmaya hazır olarak3 teslim etmişti (fakat Avustralya böyle bir alımda bulunmadı) dolayısıyla da elinde bu yönde ihtiyaç duyduğu bilgi ve tecrübe muhtemel Polonya A26'sı için kullanılabilir halde mevcuttur ki bu husus İsveç'e başlı başına bir üstünlük sağlayabilir.
Resim.3) Polonya için İsveç tarafından teklif edilen A26 türevinin temsili tasarımı. Bu geminin İsveç A26'larına göre 2,5-3m kadar daha uzun ve dikey fırlatma sistemine sahip olabileceği tahmin edilmektedir.
A26'nın Polonya için teklif edilen türevi hakkında belirgin veriler mevcut değildir. Bununla birlikte İsveç donanması için üretilen A26'ya göre biraz daha uzun olacağı ve Dikey Fırlatma Sistemi içerme olasılığı üzerinde durulmaktadır. Tabii bu ihtimalin gerçekleşebilmesi için önce Polonyanın kara hedeflerine karşı kullanmak üzere sahip olmak istediği bir seyir füzesini tedarik edebilmesi gerekir.
Orka Programı ihalesinde hâlen yarışan üç ülkeye ait dört denizaltı tasarımı mevcuttur. Bunlar günümüz itibarı ile tahmin edilebilen kazanma ihtimâllerinin yüksekliğine göre:
- A26 - İsveç (Saab)
- Scorpène 2000 - Fransa (Dcns)
- Tip 212 - Almanya (Tkms)
- Tip 214 - Almanya (Tkms)
şeklinde sıralanabilir. Bu sıralamadaki Tip 214 tasarımının aslında Baltık denizinin şartlarının da etkisiyle X kuyruk düzeninde ve uzatılmış gövdeye sahip Tip 218SG benzeri bir iyileştirilmiş 214 türevi denizaltı olacağı tahmin edilebilir.
Söz konusu denizaltı tasarımlarının tamamı HBT sistemi ile birlikte teklif edilmektedir. Bu sistemler ise;
şeklindedir. Yukarıda sıralanan bütün bu HBT (Havadan Bağımsız Tahrik) sistemlerinin kendine has üstünlükleri ve zaafları mevcuttur. Yine de Fransız sistemi, yüksek olgunluk seviyesindeki diğer iki sistemin aksine henüz kendini ispatlamış değildir hatta tasarımının tamamlanmış olduğu bile şüphelidir.
Çok Amaçlı Kovan
İhalenin en güçlü kazanma adayı olarak gözüken A26 tasarımının eşsiz özelliklerinden biri baş taraftan bulunan [Resim.4] 1,6m çapında ve yaklaşık 7m uzunluğundaki Çok Amaçlı Kovan (ÇAK) olarak adlandırılabilecek donanımdır. İsveç donanmasının isteği ile A26 için tasarlanmış olan ÇAK muhtelif insansız ve insanlı sualtı araçlarının taşınması yanında dalış mürettebatının denizaltıya giriş-çıkış imkânlarını kolaylaştırmak ve özel kuvvet harekatlarının etkinliğini artırmak için diğer ülkelerde kullanılmakta olan dikey dalış çemberleri yerine daha büyük, yatay olarak ve baş bodoslama üzerindeki kapı yoluyla kullanılmak üzere hazırlanmıştır.
Böylece A26 mesela gaz/petrol gibi sualtı boru hatlarına veya veri yollarına daha kolay müdahâle edebilme imkânına sahip olabilecektir. A26'nın tasarımda ÇAK'ın iskele ve sancağında ikişer adet 533mm torpil kovanı mevcuttur. Polonya donanması yeni denizaltının özel kuvvet harekâtlarına ciddi seviyede katkı vermesini de talep ettiğinden dolayı bu yöndeki yeteneği diğer üç rakip tasarımdan çok daha ileride olan A26'nın kazanma ihtimâlini de belirgin derecede artırmaktadır.
Resim.4) A26 için geliştirilen yenilikçi İsveç çözümünden bir görüntü. İskele ve sancaktaki ikişer 533mm torpil kovanının ortasında 1,6m çapında ve yaklaşık 7m uzunluğunda bir Çok Amaçlı Kovan (ÇAK) mevcut.
İsveç
İsveç askeri alanda da Polonya Sanayii ve Silahlı Kuvvetleri ile uzun süredir işbirliği içinde bir ülke olduğu gibi, Orka Programı vesilesiyle de iki ülke arasında artacak sanayi işbirliği yanında ilâve olarak eğitim ve ortak harekâtlar gibi sahaları kapsayan askeri işbirliği de teklif ettiğini belirmekte ve inşa edilecek yeni denizaltıların görev ömrü boyunca Polonyanın kendi denizaltıları üzerinde mutlak tasarrufa sahip olmasını sağlayacağını ifâde etmektedir. Mesela Almanyanın, eğer kendi denizaltıları tercih edilirse böyle bir imkânı asla sağlamayacağı aşikârdır. Tabii İsveç söylediğinin ne kadar arkasında durur (veya durabilir) o da ayrı bir konu. Gerek yukarıda ifâde edilen hususlar, gerekse Polonyanın en güçlü savunma sanayii kuruluşu olan PGZ (Polska Grupa Zbrojeniowa) ile Saab arasında kısa bir süre önce imzalanan işbirliği anlaşması [5] gibi etkiler vesaire birlikte değerlendirildiğinde İsveç'in Orka Programı için şimdilik en güçlü aday olduğu iddia edilebilir.
Fransa
Kısa zaman önce Polonya'da yaşanan iktidar değişikliği sonrasında henüz geçtiğimiz Ekim ayında, yeni hükümetin kendinden önceki hükümet döneminde Fransa ile imzaladığı H-225M Caracal nakliye helikopteri alım sözleşmesini iptâl etmesiyle birlikte iki ülke arasındaki ilişkiler belirgin seviyede kötüleşmişti ki hemen akabinde Polonya Savunma Bakanı tarafından bu helikopter yerine ABD'den S70i Black-Hawk alınacağı da açıklanmıştır. Bu bağlamda helikopter satışı üzerindeki ani değişikliğin aslında Tomahawk pazarlığının bir parçası olabileceği de akla gelebilir. Polonya bu kararla birlikte kendi çıkarlarını korumuş görünse de beklendiği üzere Fransının gösterdiği aşırı tepkiler ve Polonyalıları aşağılayan resmî tavırlar neticesinde ve ayrıca diğer bâzı teknik hususlarla da birlikte düşünüldüğünde Fransanın Orka Programı için çok fazla kazanma ihtimâli kalamadı diye düşünülebilir. Fakat eğer ABD Tomahawk vermezse MdCN füzesi tek başına bu ihalenin Fransa'ya gitmesini de sağlayabilir.
Güncelleme: 31 Ocak 2017 Bu yazının yayınlanmasından yaklaşık üç hafta sonra 25 Ocak 2017 tarihinde PGZ (Polska Grupa Zbrojeniowa) ile bu defa DCNS arasında bir işbirliği anlaşması imzalandı. DCNS de SAAB gibi Polonyanın hem denizaltı hem de korvet programları için yarışmaktadır. Bu durum farklı şekillerde yorumlanabilir...
Almanya
Son olarak Almanya ele alınırsa; bu millet Polonyalıların ezelî düşmanıdır daha 65 sene kadar önce oralarda neler yaptıkları herkesçe mâlumdur. Buna rağmen Polonya üzerindeki Alman etkisinin gayet güçlü olduğunu ve özellikle Polonyanın AB'ye alınması ile birlikte bu etkinin gün geçtikçe artmakta olduğunu ifâde etmek mümkündür. Mesela Polonya'da giderek yükselmekte olan ırkçı hareketlerin de aslında Alman istihbaratı tarafından idare edildiği düşünülmektedir ki Almanlar hâlen Polonyalıların kendi toprakları üzerinde oturduklarını düşünmektedir. Bu sebeplerle ihalede en zayıf aday olarak gözükse de özellikle Norveç (ve ABD) gibi üçüncü ülkeler üzerinden yürütülen faaliyetler ve Polonya iç siyasetine yapılabilecek müdahaleler sayesinde Almanyanın da bu ihaleyi kazanması her şeye rağmen mümkün olabilir özellikle ABD'nin Tomahawk'ları Alman denizaltısının kazanması şartına bağlaması gibi dolaylı etkiler söz konusu olursa.
Polonya kaynakları ihalenin 2017 senesi içinde sonuçlanacağını ve ilk denizaltının 2022 senesinde teslim alınmasının hedeflendiğini açıkladıklarına göre sonucun ortaya çıkmasına da fazla zaman kalmadı denilebilir... Muhtemelen ihale sonucunu büyük ölçüde, ihtiyaçlar veya maliyet gibi temel hususlardan ziyâde siyaset belirleyecektir. Mesela geçen sene Avustralyanın SEA1000 ihalesinin sonucu açıklanana kadar en güçlü aday Japonya en zayıf aday ise Fransa gibi görünüyordu ama ... |