Seyir Defteri -
Acayip Mevzular
|
Çarşamba, 23 Ağustos 2017 |
Tarih bugünü doğru olarak anlayabilmemize yardımcı olabilecek verileri daima barındırmaktadır yeter ki bunlar üzerinde düşünülsün ve ibret alınabilsin. Aksi takdirde millet olarak sadece güne bakıp ah vah etmekten, sızlanıp durmaktan öteye geçebilmek de bütün bir yakın tarih boyunca kısır döngü şeklinde tecrübe edilip durduğu üzere, pek mümkün olmasa gerek.
Burada hikâye edilecek olan konu 1980'lerde gerçekleşti ve iki temel ayak üzerinden uygulandı; ticari işletmeler ve medya. Ulaşılan görünür sonuç ile vurulan örtülü asıl hedef(ler) arasındaki bağıntı ise en azından o dönem boyunca başarı ile gizlenebildi. Şimdi yaklaşık 30-35 sene sonra bu noktadaki bazı ibretlik hususlardan bahsetmek, çeşitli ülkeler ve tabii öncelikle Türkiye üzerinde benzer şekilde yürütülegelen istihbarat temelli muhtelif harekâtların işleyişleri hakkında bazı fikirler geliştirebilmek açısından gâyet önemli olarak kabûl edilebilir.
|
Devamını oku...
|
|
Seyir Defteri -
Acayip Mevzular
|
Salı, 26 Temmuz 2016 |
Geçmişte yayınlanan bazı makalelerin içerik itibarı ile hemen herkesi rahatsız ettiğinin farkındayım elbet. Fakat bu aynı zamanda çok acayip bir durumu da işaret etmektedir. Bir örnek ile açıklamaya çalışmak icâb ederse; numune olarak devam etmekte olan Cerbe/Reis Sınıfı denizaltı projesini, başlangıçtaki tanımlamasıyla Yeni Tip Denizaltı Projesini ele alalım.
Bu proje hakkındaki makalede sunulan verilerin gerçekliğinin tamamen aşikâr olmasına, gizli, saklı veya eksik bir yönü olmamasına rağmen mesela hükümeti destekleyen siyasi görüşte olan insanlar tepki duydu. Diğer taraftan hükümete tam olarak karşı olan görüşteki insanlar da aynı şekilde tepki duydu ve aslında kimse durumu ve gerçekliği kabûl etmek istemedi.
|
Devamını oku...
|
Seyir Defteri -
Acayip Mevzular
|
Çarşamba, 13 Mayıs 2015 |
İnsanlar çoğunlukla uluslararası istihbarat faaliyetlerinin tamamen izledikleri filmlerde ve okudukları romanlarda rastlanan türde casusluk yöntemleriyle gerçekleştirildiğini düşünür. Doğrusu özel ve hassas bâzı durumlar için bu tür casusluk çalışmaları da söz konusu olmakla birlikte aslına bakılırsa gerekli istihbaratın büyük bölümü açık kaynaklardan sağlanabilmektedir.
Açık istihbarat yoluyla kayba uğramak meselesi ile baş edebilmek gerçekten son derece zordur. Bu konudaki hassasiyetler ve zaaflar ise ülkelere ve toplumlara göre bâzı farklılıklar da arz edebilmektedir.
|
Devamını oku...
|
Seyir Defteri -
Acayip Mevzular
|
Salı, 10 Şubat 2015 |
YTDP yani Yeni Tip Denizaltı Projesi olarak adlandırılan faaliyet yakın dönemin en çok tartışılan savunma sanayii projesi olarak gösterilebilir. Projenin bu kadar dikkât çekmesinin haklı sebepleri olduğunu söylemek yanlış olmaz. Gidişata bakıldığında ise önümüzdeki 10-15 sene boyunca bu tartışmaların artarak devam etmesi de muhtemel görünüyor.
İhale sonuçlandıktan ve sözleşme imzalandıktan sonra yeni nesil denizaltılar Cerbe olarak sınıflandırılmış ve çalışmalar başlamıştı. Fakat açıklanan sözleşme teslim tarihlerine rağmen denizaltıların inşa faaliyetleri hâlen başlamamış görünüyor oysa belli bir safha farkıyla aynı anda üç denizaltının inşa edilmesi ve ilk denizaltının da bu sene(!) denize indirilmesi öngörülüyordu.
|
Devamını oku...
|
Seyir Defteri -
Acayip Mevzular
|
Perşembe, 16 Ekim 2014 |
Bize göre dünyanın öbür ucunda bulunan, yaptığımız bol ithalât dışında aramızda ciddi bir ilişkinin mevcut olmadığı ve gelecekte de muhtemelen asla olmayacağı Japonyanın inşa ettiği denizaltılardan bazı dersler çıkartabilmemiz ilk bakışta uzak bir ihtimâl gibi gözükse bile belki mümkün olabilir.
Daha önce ele alındığı üzere, ölçülebilir veriler doğrultusunda bugün için muhtemelen dünya denizlerinde yüzmekte olan en üstün nitelikli dizel-elektrik denizaltı olarak kabûl edilebilecek Japon Soryu sınıfı araçlar ile alâkalı olarak geçtiğimiz günlerde ortalığa ilgi çekici bir haber yayılmıştı.
|
Devamını oku...
|
Seyir Defteri -
Acayip Mevzular
|
Cuma, 21 Şubat 2014 |
Malûm olduğu üzere medya kaynakları üzerinden her türlü yalan ve saçmalığa kolayca ulaşabilmek mümkündür. Aslında bu noktada, belki daha doğru bir ifadeyle, insanların yalanlara ulaşmasından ziyade yalanların insanlara ulaştırılması faaliyetinden bahsetmek uygun olur. Kısa bir süre önce Türkiye'nin denizcilik camiasına yönelik olarak yayın yapan bir genelağ sitesi şöyle bir başlıkla duyurulan bir haber gördüm:
"Rusya'dan sonara yakalanmayan denizaltı!"
Eh, başlık oldukça iddialı ama durum gerçekten böyle mi? Aslına bakılırsa içerikten bile anlaşılabileceği gibi değil. Velhasıl durum alışıldık, sıradan bir medya palavrası.
|
Devamını oku...
|
Seyir Defteri -
Acayip Mevzular
|
Salı, 30 Temmuz 2013 |
Üç sene önce arkadaşlarım çoluk çocuk İstanbul'a gelip Topkapı Sarayını görmek istediklerinde bir Pazar sabahı yola düştük. Yanlış hatırlamıyorsan Haziran sonları olmalıydı. Hava sıcak, ortalık kalabalık, içeri girdik. Bu kapıdan girmeyeli çok uzun zaman olmuştu. Önceki ziyaretimde en çok ilgimi çeken bölümlerden olan silah sergisinin kapalı olması üzücüydü ama asıl üzücü olanın henüz farkında değildim...
Aslında bu konuya değinmeyi o zamandan beri düşünüyor ama kesin bir karar veremiyordum çünkü dinî bir konuda söz söylemek kolay değil. Lâkin bu mübarek Ramazan ayında, televizyonda, Topkapı sarayından yayın yapan bir iftar programına gözüm takıldığında, sunucunun oturdukları yerin hemen yan tarafının Mukaddes Emanetler Dairesi olmasından dem vurmasıyla daha fazla dayanamayacağımı anladım.
|
Devamını oku...
|
Seyir Defteri -
Acayip Mevzular
|
Salı, 25 Haziran 2013 |
Açıklananlara göre, 26 Mart 2010 akşamı Pohang sınıfı bir Güney Kore korveti olan ROKS Cheonan Sarı Deniz'deki Baengnyeong adasının 1,5dm kadar batısında battı. Hemen akabinde dünya medyası tarafından (olağan) şüpheli olarak da Kuzey Kore ilân edildi.
Evet bu haber biraz bayat ama bunun sebepleri var. İlk olarak bu olay gerçekleştiğinde siteyi güncellemeyi bırakmıştım. Ancak kısa bir süre önce yeni altyapıyı oluşturduktan sonra bunun gibi konulara tekrar eğilebilme imkânı oluştu. Ama daha önemlisi bu tür olaylar henüz taze iken, eldeki verilerin sadece yönlendirilmiş medya tarafından sunulanlardan ibaret olması sebebiyle, gerçekçi bir değerlendirme yapabilmenin mümkün olamamasıydı.
|
Devamını oku...
|
|
|
|